"Fâtır-ı Zülcelal'in halkettiği seyyal âlemleri, seyyar kâinatları, geçici dünyaları, nazar-ı şuhuda gösteriyoruz. Evet, güya insanlar gibi dünyalar dahi, birer misafirdir. Her mevsimde Zât-ı Zülcelal'in emriyle âlem dolar, boşanır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
“Güya dünya öyle bir misafirhanedir ki, zîhayat kâinatlar ona misafir olurlar ve seyyah âlemler ve seyyar dünyalar ona gelirler, vazifelerini görürler, giderler.”(1)
“Hem o Kadîr-i Mutlak, herbir asrı, herbir seneyi, herbir günü bir model yaptığı gibi, rûy-i zemini, herbir dağ ve sahrayı, bağ ve bostanı, herbir ağacı birer model yapmıştır. Vakit-bevakit, taze taze birer kâinatı zeminde kuruyor, birer yeni dünyayı icad ediyor. Birer âlemi alıp da diğer muntazam bir âlemi getiriyor.”(2)
Semaların ve arzın altı günde yaratıldığını haber veren âyet-i kerîme, bu yaratmanın her bir safhası tamamlandığında ikinci bir safhaya geçildiğini, böylece bu âlemin birbirini takip eden altı devrede yaratıldığını ders verdiği gibi, bu dünyaya misafir gelen ve giden canlılar âlemi için de benzer bir durum söz konusudur.
Mevsimlerin her biri ayrı bir âlem olarak düşünüldüğünde, bu âlemler de dört gün diyebileceğimiz, dört safhada yeryüzüne gelmekte, vazifelerini tamamladıktan sonra gitmektedirler.
“Seyyal âlemler” denilince Üstad'ın şu ifadesi hatıra geliyor:
“Şu mevcudat, irade-i İlâhiye ile seyyâledir. Şu kâinat, emr-i Rabbânî ile seyyaredir. Şu mahlûkat, izn-i İlâhî ile, zaman nehrinde mütemadiyen akıyor,..”(3)
“Seyyar kâinatlar” ise, gezen varlıklara bakar. Burada kâinat kelimesi lügat manasıyla kullanılmıştır. Kâinat, “olan şeyler” yani varlık alemi demektir. Seyyar kâinatlar, atomdaki hareketten, gezegenlerdeki harekete, Güneş sisteminin tamamının da Herkül Burcuna doğru gidişinden, bütün galaksilerdeki hareketlere kadar bütün faaliyetleri hatıra getirir. Bu hareketler neticesinde, âlem devamlı olarak değişmekte ve bir sonra uğradığı menzille bir önceki arasında büyük farklılık görülmekte, sema ve arzın altı devrede yaratılışının bir neticesi olarak, bu âlemler de devamlı bir seyir halinde bulunmaktadırlar.
Üstad Hazretlerinin şu ifadeleri bu seyri ve hareketi çok güzel ortaya koyar:
“En büyük daire olan zerrat âlemini bir tarla yapıp, her zaman kâinat kadar mahsulâtı, kudretiyle, hikmetiyle onda eker, biçer, kaldırır. Âlem-i şehadetten âlem-i gayba, daire-i kudretten daire-i ilme gönderir.”(4)
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, Yedinci Şuâ.
(2) bk. Sözler, On Altıncı Söz.
(3) bk. Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.
(4) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü