"Görenek gibi çok esbab ile tekessür eden hacat, zeminin kuvve-i nâbitesine sıkışmaz." cümlesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, Avrupa küre-i zeminin hums-u öşrü iken, nev-i beşerin bir rub'unu letafet-i fıtriyesiyle kendine çekmiş. Hikmeten sabittir ki, efrad-ı kesirenin içtimâı, ihtiyacatı intaç eder. Görenek gibi çok esbabla tekessür eden hâcât, zeminin kuvve-i nâbitesine sığışmaz. İşte şu noktadan ihtiyaç, san'ata ve merak ilme ve sıkıntı vesait-i sefahete hocalık edip tâlime başlarlar..."(1)
Avrupa kıtası dünyanın geneline nispetle ellide biri iken, nüfus açısından insanlığın dörtte birisini fıtri hoşluğu ile kendisine çekmiştir. Yani Avrupa coğrafi olarak dardır, güzeldir, demir madenlerinin çoklukla olduğu yerdir, girintili çıkıntılıdır. Deniz ve nehirleri bağırsaklarıdır ve soğuktur. Bu güzel ve olumlu şartlardan dolayı insanların büyük bir kısmı bu kıtayı yurt tutmuşlar. Bu sebepten dolayı dünyada nüfus yoğunluğunun en fazla olduğu yer Avrupadır.
Bir yerde nüfus yoğun ise, ihtiyaçlar da ona göre yoğunlaşır. Ayrıca insanların gelenek ve görenekleri, yani örf ve adetleri ve yeni oluşturdukları medeniyetleri, insanların ihtiyacını birden bine çıkartarak çoğaltmıştır.
Nüfusun yoğunlaşması, ihtiyaçların artmasına, dolayısıyla zeminin besleme kuvvetini de zaafa uğratmasına vesile olur. Yani yeryüzünün ya da o kıtanın kaynakları insanların ihtiyacını karşılayamaz hale gelir. İşte bu sebeplerden dolayı insanlar arayış içine girerek, yeni kaynakları ve sanatları araştırmaya başlarlar.
Evet, ihtiyaç var ve mevcut durum da bunu karşılamıyorsa, elbette sanata ve ilmi gayret ve çalışmalara fıtri olarak yönelme olacaktır. Çünkü ihtiyaç medeniyetin muallimidir. Ayrıca sıkıntı sefahetin muallimi olması hasebiyle de bu kıtadaki sıkıntılar da insanları sefahete dair vasıtaların keşfedilmesine vesile olmuştur. Dikkat edilirse sefahete dair aletlerin çoğu Batılı ülkelerde bulunmuş, üretilmiş ve dünyaya yayılmıştır. Avrupa’nın hızlı gelişmesinde ve ilerlemesinde bu sebepler önemli bir faktör olmuştur. Bu paragrafta anlatılan husus budur.
(1) bk. Sünuhat, Devaü'l-Ye's.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar