"Sukut-u ahlâka ve hayat-ı dünyeviyeyi her cihetle hayat-ı uhreviyeye tercih ettirmeye sevk eden" Dehşetli esbab nedir?
Değerli Kardeşimiz;
O dehşetli sebebi Üstadımız şu şekilde izah ediyor:
"Azîz, sıddîk kardeşlerim,"
"Evvelce hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye tercih etmeye dair yazılan iki parçaya tetimmedir."
"Bu acib asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlaştırıp çoğaltması ve hacat-ı gayr-i zarûriyeyi görenekle tiryaki ve müptela etmekle hacat-ı zarûriye derecesine getirmesiyle, hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onúnla hayat-ı dîniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya sed çeker veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu hatanın cezası olarak öyle dehşetli tokat yedi ki, dünyayı başına Cehennem eyledi. İşte bu dehşetli musibette, ehl-i diyanet dahi büyük bir vartaya düşüyorlar ve kısmen anlamıyorlar."(1)
Dünya hayatının daha basit daha sade olması gerekirken, medeniyet bunu daha ağır, daha meşguliyetli bir şekle sokuyor ve her daim kendi ile meşgul eder hale getiriyor. Bu durumda ekser insanların hayatının birinci gündemini dünya hayatı ve onun ağırlaştırılmış şartları alıyor. Ahiret, ibadet, ahlak gibi asıl vazifeler ikinci, üçüncü derecede kalıyor hatta bazen tamamen insanın gündeminden çıkıyor.
İhtiyaç olmayacak şeyler ihtiyaç haline getirilmiş, gelenek görenek belası yüzünden hayatın yükü ağırlaştırılmış, bir de bu anlayış felsefi kılıfla hayat ideolojisi haline getirilince (sekülerizm ve laiklik gibi) insanlık tümden yoldan çıkıp asıl vazifesi olan iman ve ibadeti unutmuştur.
Bugün bir gencin evlenip yuva kurabilmesi için bütün mesai ve enerjisini dünyaya sarf etmesi gerekiyor. Takı, bilezik, düğün salonu, gelinlik, kıyafet, lüzumsuz ev eşyaları gibi geleneğin dayattığı ihtiyaç olmayan ihtiyaçlar yüzünden masraflar insanların belini büküyor. Para da ucuz ve kolay kazanılmıyor, bunları temin edeceğim derken bir bakmışsın ömür bitmiş. Bu durumdaki bir genci ahirete yöneltmek çok zor bir hale gelmiş.
Desinler, özenti, gösteriş, alınan pahalı eşyalar, tutulan pahalı salonlar, yapılan aşırı harcamalar aileleri sıkıntıya sokmaktadır. Maddî durumu müsait olmayan bazı kimseler masrafları karşılamak için ya kredi çekiyor ya da düğünde takılan altın ve paraları gelin hanımdan geri alıyor. Bunun neticesi olarak da huzursuzluklar yaşanıyor hatta yuvalar dağılıyor. Gelenek, görenek ve desinler hastalığı maalesef birçok insanın hayatını perişan etmekte, hatta bunalıma girmesine sebep olmaktadır.
Allah’ın rızası, Resulullahın ölçüsü değil, “Falan ne der”, “Filan ne der”, “Ayıp olur”, “Ömürde bir defa oluyor”, “Çocukların hevesi kalmasın” gibi manasız şeyler esas alınıyor. Artık günahlar bile bize normal gelmeye başladı. Ayıp olan şeyler meşrulaştırıldı. Ayıp olan şeye ayıp diyenler ayıplanıyor.
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 74. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü