"Hazret-i Ali’nin hilafetinin teahhur etmesinin bir sırrı..." Burada Hazret-i Ali’nin hilafetinin teehhür etmesinden ziyade, o zamanda halife olmamasının hikmeti anlatılıyor gibi, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hz. Ali (r.a)'ın halifeliği kader tarafından ertelendiği için, daha önce neden halife olmadığının sebepleri anlatılarak bunun hikmetine değinilmiştir. Dolayısıyla Hz. Ali'nin (r.a) halifeliğinin daha sonraya kalmasının tayin ve tespiti ilahi kader tarafından yapıldığından, kaderin daha önce neden halifeliğe müsaade etmediğinin ve sonraya bırakıldığının aydınlığa kavuşturulması adına izahlar yapılmıştır.
Muhtelif milletlerin Müslüman olması belli dönemler içinde gerçekleşmiştir. Bilhassa Hazret-i Ömer ve Osman (r.a) dönemindeki fetihler İslam âlemini çok genişletmiş ve birçok milletleri kendi bünyesine dâhil etmiştir.
Daha sonra, yani Hazret-i Ali (r.a) döneminde bu milletlerin içinde çekirdek hâlinde bulunan fitneler harekete geçmeye başlamış, İslam âlemi büyük bir keşmekeş içine sürüklenmiştir.
İşte bu hercümerce karşı dayanabilecek ve bu büyük fitne ile baş edecek hem cesur, hem ilim sahibi, hem Hâşimî ve Âl-i Beyt gibi kuvvetli bir âli nesebe sahip (o dönem şartlarında aşiret ruhu çok mühimdir) bir halife lazımdır ki, bunun en güzel namzedi Hazret-i Ali’dir (ra).
Hazret-i Ali (ra)’in hilafetinin teehhürü ile o devirde halife olmasının hikmeti denk ve muvafık gelmiş, demek daha doğru olur.
Hazret-i Ebu Bekir (ra)’ın döneminde İslam âlemi birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyuyordu. Peygamberlik iddia eden yalancıların zuhuru, Hazret-i Peygamber (asm)'ın vefatının şoku, Hazret-i Ebu Bekir (r.a) gibi birleştirici, fazilet konusunda en üstün birisini iktiza ediyordu.
Dört halife dönemlerinin hepsi ayrı bir vasat ayrı bir dönem olup, her bir halife o vasata o döneme muvafık düşmüştür. Herhangi bir halifenin bu ayrı atmosferi tek başına sürdürmesi mümkün değildi, zaten kader de buna müsaade etmedi, bu dört iklime en uygun olanları başa geçirdi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü