"Ben Kur'ân'ın tenzili için harb ettim. Sen de te’vili için harb edeceksin." Hz. Ali'nin Kur'an'ın te’vili için yaptıklarına misal verir misiniz? Buradaki "te’vil" kelimesi ne manaya gelmektedir?
Değerli Kardeşimiz;
İmam-ı Ali (r.a), bu hadisin tabiriyle kendi zamanında Kur'an’ı yanlış anlayarak, te’viller yapıp yanlış hareket edenlere (Haricilere) karşı Kur'an’ı doğru anlamak hususunda tebliğat ve vazife ifa edip, inatçılara karşı da harp edecektir. Ve öyle de olmuştur.
Mesela, Haricîlerle Nehrevan'da ve Harevra'da harp etmiştir. Çünkü onlar Sıffin vakasından sonra hakeme müracaat edilmesi hadisesinde, hem Hz Muaviye'ye ve hem de Hz Ali'ye itiraz ederek küfürle itham etmişlerdir.
"... Kim Allah'ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir." (Maide, 5/44)
ayetini delil getirerek; "Bu ayete göre, siz Allah’ın kitabı dururken onun hükmüyle amel etmediniz, hakemin hükmüne müracaat ettiniz. Bunun için mesulsünüz. -haşa- küfürdesiniz.” diyerek, her iki tarafa da iltihak etmeyerek huruç etmişler ve ayrılmışlardır. Haricîler denilen bir fırkanın ve mezhebin başlamasına sebep olmuşlardır.
İşte İmam-ı Ali (r.a) bunlarla çok defa mücadele ve harp etmiştir. "Niyetleri temiz, ancak tevilleri yanlıştır." diyerek, onları istikamete çekmeye çalışmıştır. Bunlar çoğu hafız olup ibadetten dolayı dizleri ve alınları nasırlaşan insanlardı. Hariciler dediğimiz bu grup, yanlış telakki ile ümmetin içerisinde bir fesat şebekesi olarak çıkmıştır. Maalesef nasihat ile yola gelmediklerinden dolayı İmam-ı Ali (r.a) onlarla muharebe etmiş ve çoklarını kılıçtan geçirmiştir. Bu mesele İslam tarihinde Kur'an’ın tevili ile alakalı hadiselerin en mühimlerindendir.
Lügatte “dönüp varmak, dönüp gelmek” manasındaki "evl" kökünden iştikak eden "tevil" “döndürmek; sözü iyice inceleyip varacağı manaya hamletmek; bir şeyi hedeflenen son noktaya ulaştırmak” demektir. Istılah olarak “naslarda geçen bir lafzı bir delile dayanarak asli manasından alıp taşıdığı muhtemel manalardan birine nakletmek” diye tarif edilir.(1)
İlk dirayet tefsirinin müellifi olan Mâtürîdî tefsirle tevil arasında ayırım yapmış, tefsirin “ilahi kelamın mana ve maksadı hakkında kesin ifade kullanma” manasına geldiğini, bunun nüzul sebeplerini bilen ve hadiselere vâkıf olan ashab tarafından yapılabileceğini ifade etmiştir. Tevil ise sözün varabileceği muhtemel manalara hamledilmesidir. Mâtürîdî’ye göre tefsir tek ihtimalli, tevil çok ihtimallidir.(2)
"Ben Kur'anın tenzili için harbettim, sen de tevili için harbedeceksin!"(3)
hadisinde ifade edilen tevil Kur’an ve sünneti doğru, sadık ve sağlıklı anlamayı ifade ediyor. Yukarıda tarifini vermiş olduğumuz teknik manadaki tevilin manası ile bu hadiste ifade edilen tevil çok farklıdır. Hadisteki tevil Ehl-i sünnetin Kur’an ve sünnetten anladığı hak ve doğru manaları temsil ederken, aksi ise bid’at ve dalalet manalarını temsil ediyor.
Hazret-i Ali (ra)’ın başı iki zümre ile dertte idi. Birisi Şia adı altında kendine taraftar olduğunu iddia eden bid’at gruplar, diğeri ise ona düşmanca tavır alan hatta şehid olmasına sebebiyet veren sapkın Haricilerdir. Bu iki gurup da Kur’an’a yanlış manalar verip bozuk tevillere girmişler. Hazreti Ali (r.a) da bu yanlış te’villere karşı Kur’an’ın hak tevillerini müdafaa etmiştir.
Ehl-i sünnetin kendi içindeki "tevil" mefhum ise “naslarda geçen bir lafzı bir delile dayanarak asli manasından alıp taşıdığı muhtemel manalardan birine nakletmek” manasına geliyor.
Dipnotlar:
1) bk. Râgıb el-İsfahânî, el-Müfredât, “evl” md.; İbnü’l-Esîr, en-Nihâye, “evl” md.; Lisânü’l-ʿArab, “evl” md.
2) bk. Teʾvîlâtü’l-Ḳurʾân, I, 3-4; III, 269-273.
3) bk. el-Heysemî, Mecmeu’z-Zevâid, 6:244; Müsned, 3:31, 33, 82; İbni Hibban, Sahih, 9:46, no. 6898.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar