"Hem eşyanın icadında görülen tam bir kolaylık, nasıl dalâlette olanları, aklın reddettiği ve hattâ vehmin dahi ondan kaçtığı muhaller ve hurafeleri gerektiren bir iltibasla teşkili teşekkül zannetmelerine sebep olmuşsa;.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bir şeyin aniden meydana gelmesi, tesadüf düşüncesine kuvvet veriyor. Zira kişi o oluşumun bir sanatkâr tarafından hangi aşamalar ile meydana geldiğini göremediği için, sanki kendiliğinden olmuş kanaatine kapılıyor. Şeytan ve vehim de bu durumdan faydalanıyor.
Oysa bir şeyin aniden olması, hakikat ehli nazarında kâinatın yaratıcısının kudretine nisbeten zerreler ve yıldızların icad edilmesinin eşit olduğunu ispat eder. Çünkü her şeyi birden yaratan bir kudret nazarında bir atomla bir gezegen eşittir.
Kadir ve Halık isimleri, her şeyi anında yaratılmasını iktiza ederken, Alim ve Hakim isimleri devreye girip, araya sebepleri ve tertipleri yerleştiriyor. Şayet eşya tertipsiz ve sebepsiz ani olarak birden vücut bulsa idi, aradaki hikmet ve ilim aşamalarını göremeyen insan, o eşyayı tabiata veya tesadüfe verebilirdi. Zira eşyanın arkasında sanatkârını en güzel ve parlak gösteren levha ilim ve hikmettir. İlim ve hikmet ise en güzel olarak, eşyanın sebep ve tertibi üstünde görünür. Def’i ve anilik ilim ve hikmetin manasına uygun düşmüyor. Bu yüzden Allah, görünen maddî eşyayı sebepler vasıtası ile yaratıyor.
"Teşkil" biri tarafından şekillendirmek iken, "teşekkül" sanki kendiliğinden şekillenmiş düşüncesidir.
Bu hakikati akla yaklaştırmak için şöyle bir temsil verebiliriz: Mesela, bir bina ustası kendi ustalık sanatını insanlara göstermek için iki farklı tarzda inşa etme kabiliyetine sahip.
Birinci tarz harika bir şekilde binayı defi ve ani olarak zamansız ve müddetsiz yapması. Bu tarz yapma şeklinde her şey ani olduğu için, seyirciler ustanın ustalığı ve mahareti hakkında bir şey anlayamaz. Tertip ve sıra gözetilmediği için ince sanat ve kabiliyetler tam idrak edilemiyor her şey anlık cereyan ediyor.
İkinci tarz inşa ile yapmaktır, yani binayı bir tertip ve zaman ile yapmak tarzıdır. Usta binanın her aşamasını belli bir müddet ve zaman ile seyircilerin nazarına izhar ederek yapıyor. Başka bir tabirle binanın üzerinde bütün maharet ve ustalığını seyircilere safha safha sergiliyor. Burada elbette bir merhaleler zinciri olmak gerekiyor. Tertip ve müddet içinde seyirciler ancak bir şey anlayabilirler.
Aynen bu misaldeki gibi, Allah’ında iki farklı yaratma tarzı vardır; birisi ibda diğeri inşadır.
Bir kısım varlıklar zamansız ve sebepler devreye sokulmadan doğrudan yaratılır. Ruhların ve meleklerin yaratılmaları gibi. Bir kısmı ise sebepler eliyle yaratılır; ağaçların meyvelere, anne ve babanın çocuğun dünyaya gelmesine sebep olmaları gibi.
İbda tarzı yaratması, defi ve ani bir şekilde her şeyin zamansız ve müddetsiz yoktan var edilmesidir. Bu tarz yaratma daha çok eşyanın ilk olarak yoktan var edilmesidir. Ya da eşyaya kaynaklık eden temel maddelerin yoktan ihdasıdır.
İnşa tarzı yaratmakta ise, eşya zaman ve müddet içinde sebeplerin eli ile yaratılıyor. Bu tarz yaratmada talim ve terbiye esastır. Allah bu inşa tarzı yaratmasında kendi maharet ve hünerlerini göstermek ve izhar etmek istiyor. Bu yüzden, ani ve def’i değil de belli bir zamanda ve bazı sebeplerin eliyle icraat yapıyor. Bu da insanın belli aşamalardan geçmesini iktiza ediyor.
Zira insan ömrünün her aşamasında farklı isim ve sıfatlar kendini izhar eder. Nasıl bina yapımının temel aşamasında gösterilen maharet ile odanın süslenmesindeki maharet farklı ise, insan ömrünün her aşamasında tecelli eden isim ve sıfatlar farklılık arz eder. Bu yüzden Allah, insanı ömür süreci içince farklı merhalelerden geçiriyor ve farklı isimlerine muhatap yapıyor. Allah aynı insanda olduğu gibi kâinatı da böyle merhalelerden geçirerek icat ve inşa ediyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar