"Hem zaman ve mekân cihetiyle pek geniş olan o bayramı; asırlara, senelere, mevsimlere hatta günlere, kıtalara taksim ederek..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu dünya “küçük-büyük, ulvî-süflî” bütün ruhlar için bir bayram yeri olarak hazırlandığına göre, bu bayram, ilk canlıların yaratılmasıyla başlamış oluyor.

“Resm-i geçit” ve “ceset libaslarını giyme” ifadelerine baktığımızda, burada öncelikle hayvanların ve insanların nazara verildiğini söyleyebiliriz. Bu iki grup mahlûk, Muhyi (hayat veren) isminin tecellisiyle bu dünyaya gelmekte ve resm-i geçitlerini tamamlayanlar Mümit (ölümü veren) isminin tecelli etmesiyle bayram yerini terk etmektedirler.

Hayvanlar insanlardan çok önce yaratılmışlardır. Bu başlangıç milyonlarca sene olarak ifade edilmektedir. Bayramın zaman cihetiyle genişliği bu manaya gelir. Mekân ise bulunduğumuz arz küresinin tamamıdır. Farklı kıtalarda, değişik iklim şartlarında birbirinden çok farklı canlılar yaratıldığından, her bir kıta, her bir bölge ayrı bir bayram yeri gibidir.

Öte yandan, canlıların bu resmigeçitleri farklı sürelerde gerçekleşmektedir. Ömrü birkaç saniye olan canlılar olduğu gibi, bir baharda yaratılıp güz mevsiminde hayatları son bulan sinekler, böcekler ve ömürleri bir asır kadar yahut daha fazla olan canlılar da vardır. Bu resmigeçide, bitkiler âlemini de kattığımızda, ömür süresi bazen birkaç asır olabilir; çınarlar gibi. Buna göre, metinde geçen “asırlar” ifadesinden ömürleri bir asır kadar süren, yani bir asır içinde resmigeçitlerini tamamlayan canlılar anlaşılır; insanlar da bu gruba girerler. “Seneler, mevsimler, günler” ifadesiyle de ömürleri bir senelik, bir mevsimlik yahut bir günlük olan canlı türleri hatırlanacaktır.

"Şu kâinata baktığımız vakit görüyoruz ki: Zaman seylinde mütemadiyen çalkanan ve kafile kafile arkasından gelip geçen mahlukatın bir kısmı, bir saniyede gelir, der-akab kaybolur. Bir taifesi, bir dakikada gelir, geçer. Bir nev'i, bir saat âlem-i şehadete uğrar, âlem-i gayba girer. Bir kısmı bir günde, bir kısmı bir senede, bir kısmı bir asırda, bir kısmı da asırlarda bu âlem-i şehadete gelip, konup; vazife görüp gidiyorlar."(1)

1) bk. Lem’alar, Otuzuncu Lem’a, Altıncı Nükte.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 7.348
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Kullanıcı

"HÂLIK-I RAHÎM ve Rezzâk-ı Kerîm, ve Sâni-i Hakîm şu dünyayı, âlem-i ervah ve ruhaniyat için bir bayram, bir şehrayin suretinde yapıp, bütün esmâsının garaib-i nukuşuyla süslendirip, küçük büyük, ulvî süflî herbir ruha, ona münasip ve o bayramdaki ayrı ayrı hesapsız mehasin ve in’âmattan istifade etmeye muvafık ve havas ile mücehhez bir ceset giydirir, bir vücud-u cismanî verir, bir defa o temâşâgâha gönderir."

Burada da bayramdan bahsediliyor. Halbuki dünya imtihan yeridir, bayramlık bir tarafı yokki, hizmet yeri olup ücret yeri değildir. 

Ne dersiniz? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Allah'ın isim ve sıfatlarını sergileme ve teşhir etme açısından bir bayram gibidir nasıl bayramda nümayiş olur dünyada İlahi isimlerin teşhir edildiği bir nümayiş yeridir remsi geçit tarzı gibi. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...