Her bir zerrenin mebde-i hareketinde Bismillah demesini anlayabiliyoruz. Ancak vazifesinin sonunda Elhamdülillah demesini nasıl anlatabilirsiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Varlıklar içinde Allah tarafından lisan-ı kal (konuşma lisanı) yalnız insanlara lütfedilmiş. Lisan-ı hâl (hâl lisanı) ise insan da dâhil, canlı-cansız tüm mahlûkata verilmiştir. Her bir zerrenin de başlangıçta “Bismillah” demesi lisan-ı hâliyle olduğu gibi, vazifesini tamamlamasında “Elhamdülillah” demesi de yine lisan-ı hâliyledir. Her bir zerre bir gayeye yönelik vazife yaptıktan sonra; bütün akılları hayrette bırakan sanat güzelliği, nakış güzelliği ve çok faydalı rızık oluşu ile Allah’ın Sani, Cemîl, Alîm, Kadîr, Müzeyyîn, Mürebbî, Musavvir, Rezzâk, Mün’im, Kerîm gibi isimlerini medheden bir ilannâme olur. Her bir zerre hâl diliyle "Elhamdülillah" der, “Yani bütün mevcudatta sebeb-i medhüsena olan kemalât onundur. Öyle ise hamd dahi ona aittir. Ezelden ebede kadar her kimden her kime karşı gelen ve gelecek medhüsena ona aittir. Çünkü sebeb-i medih olan nimet ve ihsan ve kemal ve cemal ve medar-ı hamd olan her şey onundur, ona aittir.” der.(Sözler, Otuz İkinci Söz, İkinci Mevkıf)

Aynı varlık kendisine verilen emri ve işi hakkıyla yaptıktan sonra, yapılacak hamd ve takdirin kendisine ait olmadığını ancak Allah'a ait olduğunu ilan eder "Elhamdulillah" der. Yani her türlü tebrik, takdir, hamd, medih ve sena ancak kâinatın Rabbi olan Allah'adır.

Bu konuda, Otuz İkinci Söz'ün İkinci Mevkıf'ının Üçüncü Maksat'ında şu açıklama verilmektedir:

“Hem mesela mahir bir sanat-perver, maharetini göstermeyi sever bir usta; güzel, plaksız konuşan fonoğraf gibi bir sanatı icad ettikten sonra, onu kurup tecrübe ediyor, gösteriyor. O sanatkârın düşündüğü ve istediği neticeleri en mükemmel bir tarzda gösterse onun mûcidi ne kadar iftihar eder, ne kadar memnun olur, ne derece hoşuna gider. Kendi kendine 'Bârekellah' der.” (Sözler, Otuz İkinci Söz, İkinci Mevkıf)

İşte bu verilen misalde, bir fonoğraf işin başında lisan-ı hâl ile şunları ifade eder:

"Ben bu mükemmel işleri kendi başıma yapamam. Bu işleri ancak ilmi, iradesi, kudreti ve hikmeti olan birisi yapmıştır." Böye diyerek, ustasının namına bu harika işlere mazhar olabildiğini ilan eder.

İşi bitirdikten sonra da bu fonoğraf ustasının istediği gibi çalışmasıyla ve onu memnun etmesiyle lisan-ı hâl ile "Ben beni yapan ustamın istediği gibi çalıştım. Burada medih ve tebrik bana ait olamaz, ancak ustama ait olabilir." diyerek ustasını -bir nevi- alkışlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 10.897
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...