"Her hususta nısf değil hiçin hiçi olanların, bu hususta mütalaa değil, elime kalem alıp o mübarek fikr-i âlînin içine müşevveş fikrimi karıştırmaktan korkuyorum." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem bütün mümkinatla alâkadar, o muhit ve ehass-ı havassın bile tam fâik derecesinde massedebilmesi, bence baîd diyebileceğim serâser nur olan eserlere..."(1)
Risale-i Nurlar baştan sona kadar ilmî ve nurlu eserlerdir. Çok yüksek âlimler ve havas olan insanlar dahi Risale-i Nur'un o muazzam inceliklerine ve latif nurlu hakikatlerine tamamı ile erişemezler. İnsanlar ne kadar yüksek bir ilme sahip olurlarsa olsunlar, Risale-i Nurlar daha yüksek bir mevkidedir.
"...fakir gibi, her hususta nısf değil, hiçin hiçi olanların, bu hususta mütalâa değil, elime kalem alıp o mübarek fikr-i âlinin içine müşevveş fikrimi karıştırmaktan korkuyorum ve cesaret edemiyorum. Gaye-i maksat olan, yalnız Üstadım, her hususta muvaffakiyete kısa nazarımla bakıyorum."(2)
Havas ve âlimler bile Risale-i Nur'u tam ve muhit bir şekilde anlamaktan aciz iken, benim gibi onların yarısı olamayacak, hatta onlara kıyasla hiç hükmünde olan birisinin Risale-i Nur'u mütalaa edip değerlendirmesi elbette mümkün değildir, diyor.
Yani bu mektub Hâfız Ali (Rahmetullahi Aleyh) Ağabey'in, Üstadımızın risaleyi değerlendirme talebine karşı söylemiş olduğu bir takrizdir.
“Üstadım, bu üçüncü nükte-i kenziyeyi mütalâa ettim. Sûre-i Alâk-ı mübareğin hurûfâtının ima ettiği sırlar karşısında hayretimden gayr-ı ihtiyârî, 'Allah Allah!..' lâfz-ı celâli ağzımdan çıkmakla, öz ve gözlerim hazin hazin yaşarıyordu ve şöyle düşünüyordum...”(3)
Bu cümle de zaten maksadı ifade ediyor...
Dipnotlar:
(1) bk. Barla Lahikası, (110. Mektup: Hafız Ali'nin Fıkrasıdır).
(2) bk. age.
(3) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü