"Herkes meşrûtiyete yemin ediyor. Hâlbuki ya müsemmâ-yı meşrûtiyete kendi muhalif veya muhalefet edenlere kaşı sükût etse, acaba kefâret-i yemin vermek lâzım gelmez mi?" Kefâret-i yemin vermeyi Üstadımız hangi durum için lüzumlu görüyor?
- İslam hukuku tabirlerine göre bir misal ile açıklayabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"On Birinci sual: Herkes meşrutiyete yemin ediyor. Halbuki ya müsemmâ-yı meşrutiyete kendi muhalif veya muhalefet edenlere karşı sükût etse, acaba kefaret-i yemin vermek lâzım gelmez mi? Ve millet yalancı olmaz mı? Ve mâsum olan efkâr-ı umumiye yalancı, bunak ve gayr-ı mümeyyiz addolunmaz mı?"(1)
Herkes meşrutiyeti, yani cumhuriyeti savunur görünüp, ona toz kondurmamaya adeta onun üstüne yemin ediyor. Lakin bu yemin ile cumhuriyete sadık olduklarını iddia edenler, aslında cumhuriyetin esasına ve zatına muhalifler. Ya da muhalif olanlara sukut ile destek oluyorlar. Yani hürriyet deyip, arka planda istibdadın daha şiddetlisini yaparlar. Meşveret derler, lakin meşveret etmeyi züll kabul ederler. Hak ve hukuk derler, fakat çok haklara tecavüz etmekte kendilerini haklı görürler. Eşitlik derler, oysa eşitliğin esamesini onlarda göremezsin.
İşte içi dışı bir olmayan bu gibi insanlara nasıl güvenilebilir. Böylelerinin sözüne nasıl itimat edilebilir, diye ince bir nükte ve zımni bir istihza var. Yoksa buradaki mesele fıkıhtaki yemin kefareti ile ilgili değil.
"Ettiği yemini yerine getirmeyip bozmaktan dolayı lâzım gelen kefârete yemin kefareti denir. Yeminin kefâreti olarak 10 fakiri akşam ve sabah olarak günde iki öğün doyurmak veya giydirmek cihetine gidilir."
"Kefaret yiyecek ve elbise olduğu gibi karşılığı başka bir şey de olabilir. Kefaret ister yiyecek veya bedeli olsun, ister elbise veya bedeli olsun, hepsini birden bir defada bir fakire vermek caiz değildir. Ancak başka fakir bulmakta zorluk çekiyorsa o takdirde aynı fakire her gün sabahlı akşamlı doyacak kadar yiyecek ya da bedelini veya aynı fakire her gün bir elbiseyi vermek kafi gelir. Yani keffaret ödenmiş olur."
"Buna güç yetirilmezse, 3 gün ardarda oruç tutulur. Bu oruçların arasına hiçbir mâni girmemelidir. Girerse kefâret bozulur, yeni baştan tutulması gerekir."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Divan-ı Harb-i Örfî, İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi.
(2) bk. Sorularla İslamiyet web sayfasından alınmıştır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü