"Hüsn-ü Bizzat" ve "Hüsn-ü Bilgayr" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
“Hüsn-ü bizzat: Zâtında güzel olan. Güzelliği bir başka şeye nispetle olmayan.
Hüsn-ü bilgayr: Görünürde çirkin, fakat neticesi güzel ve hayırlı olan.”
İKİ TÜRLÜ GÜZELLİK
“Kâinattaki her şey, her hâdise ya bizzât güzeldir, ona hüsn-ü bizzât denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir." (Sözler)
“Hüsn-ü bizzat”, zâtında güzel olan, yani güzelliği bir başka şeye dayanmayan ve bir başka sebepten medet almayan demektir. Meselâ, iman bizzat güzeldir; hiç küfür olmasa da iman yine güzeldir. Bu güzellik küfre nispetle değildir.
Takva ve salih amel de bizzat güzeldirler. Diğer insanların bu güzellikten nasip almaları yahut almamaları fark etmez. Onların güzellikleri ne ise yine odur.
İlim de bizzat güzeldir. Herkesin âlim olması hâlinde, bir kimsedeki ilmin güzelliğinde bir noksanlaşma olacağı düşünülemez.
İstikamet, itidâl, şefkat, merhamet, adalet, tevazu, cömertlik gibi güzel ahlâkın bütün şubeleri de bizzat güzeldirler.
Semanın güzelliği, baharın güzelliği, denizin güzelliği, ormanın güzelliği, gündüzün güzelliği, sıhhatin güzelliği gibi çok güzellik bu gruba girer.
Bazı hadiseler ise görünürde şer ve çirkin zannedilirler. Ama onların arkalarında nice gizli güzellikler saklıdır. İşte bu ikinci tip güzelliklere hüsn-ü bilgayr denilir.
“Hüsn-ü bilgayr” ise, çirkin görünmekle birlikte neticesi itibariyle güzel mânâsına gelmektedir. Bu konuda verilen meşhur bir misali nakledelim: Çiçek bizzat güzeldir, gübre ise neticesi itibariyle güzeldir. Bu misali yaygınlaştırabiliriz.
“Hattâ şeytanın dahi, manevî terakkiyat-ı beşeriyeninzenbereği olan müsabakaya ve mücahedeyesebeb olduğundan, o nev'in icadı dahi hayırdır, o cihette güzeldir..” (Şuâlar, İkinci Şua)
Bize göre çirkin görünen şeyler ve hâdiseler de İlâhî isimlerin tecellisine ayna olmaktadırlar. Bütün isimler güzel olduğu gibi onların bütün aynaları da güzeldir.
Bizzat, yani zatında güzel olan şeyleri herkes güzel görür, ama zatında çirkin görünmekle birlikte neticeleri itibariyle güzel olan şeylerdeki güzelliği herkes göremeyebilir. Meselâ, sıhhat bizzat güzeldir, hastalık ise günahlara keffaret olması, insanın, derecesini artırması ve ebedî bir sermaye olması cihetiyle güzeldir.
Gündüz bizzat güzeldir; gece ise neticeleri itibariyle güzeldir. Hayat bizzat güzeldir; ölüm ise dünyadan daha güzel bir âleme gitmeye vesile olduğu için neticesi itibariyle güzeldir. İman ehli için, ölüm; "cennet bahçelerinden bir bahçe" olmakla dünya güzelliklerini gölgede bırakan bir güzelliğe sahiptir. Keza, sıhhat bizzat güzel olmakla birlikte hastalıklar netice itibariyle güzeldirler.
Nur Külliyatı’ndan bir hikmet ve ibret dersi:
"Pek çok zahirî intizamsızlıklar ve karışıklıklar var ki, pek muntazam bir kitabet-i kudsiyedir." (Sözler)
Demek oluyor ki, hiç çile çekmeden, hiçbir zahmete katlanmadan, hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadan geçen bir ömür, düz bir çizgiyi andırır ve ondan, fazla bir mâna çıkmaz.
Çizgiyi yazı yapan o eğri büğrüler, o iniş çıkışlardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü