"İhtiyacın tekerrürüyle tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cevap olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, ihtiyacın tekerrürüyle tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cevap olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren ve koca kâinatı parça parça edip kıyamette şeklini değiştirerek, dünyayı kaldırıp onun yerine azametli âhireti kuracak ve zerrattan yıldızlara kadar bütün cüz'iyat ve külliyatın tek bir Zâtın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu ispat edecek ve kâinatı ve arzı ve semavatı ve anâsırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zulümlerine, kâinatın netice-i hilkati hesabına gazab-ı İlâhîyi ve hiddet-i Rabbâniyeyi gösterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkılâbın tesisinde, binler netice kuvvetinde bazı cümleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım âyetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i'caz ve gayet yüksek bir belâgat ve mukteza-yı hâle gayet mutabık bir cezâlettir, bir fesâhattir."(1)
Allah’a isim ve sıfatları ile iman etmek, öldükten sonra dirilmek, kıyamet, hesap günü gibi hayatî meseleleri, insanların kalp ve kafasına nakşetmek için, bu mevzulara dair delil ve ifadeleri tekrar tekrar ifade etmek -hâşâ- boş ve lüzumsuz bir tekrar değildir. Evet, Kur’an’ın, böyle hayatî ve mühim mevzuları insanlara ders vermek için ısrarla ve hassasiyetle tekrar etmesi yerinde ve ihtiyaca binaendir.
“Herkes her vakit Kur’ân’a muhtaçtır. Fakat herkes, her vakit bütün Kur’ân’ı okumaya muktedir olamaz. Fakat bir sûreye galiben muktedir olur. Onun için en mühim makasıd-ı Kur’âniye ekser uzun sûrelerde derc edilerek, herbir sûre küçük bir Kur’ân hükmüne geçmiş.” (Kastamonu Lahikası)
“İ’lem Eyyühe’l-Azîz! Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyan’ın bazı âyetlerinin tekrarını iktiza eden hikmetler, bazı ezkâr ve duâların da tekrarını iktiza eder. Zira Kur’ân, hakikat ve şeriat, hikmet ve marifet kitabı olduğu gibi; zikir, duâ ve dâvetin de kitabıdır. Duâda tekrar, zikirde tezkâr, dâvette te’kid lâzımdır.” (Mesnevi-i Nuriye)
Kur’ân-ı Kerîmin esas maksatları “tevhid”, “nübüvvet”, “haşir”, “adalet ile ibadet” olmak üzere dört ana maddede toplanıyor. Bu maksatlar hemen her surede ya açıkça veya işaret ve remizler şeklinde ders veriliyor.
Bir başka derste de bu gibi tekrarların “tesis” olduğu beyan ediliyor. Zikir ve duaların tekrarı da tesis içindir. Ev yaparken bir sıra duvar ördükten sonra ikinci sırayı örmeye başlıyoruz. Bu, faydasız bir tekrar değildir. O sıraların üst üste gelmesiyle duvar tesis edilmiş oluyor.
Bunun en açık misali namaz tesbihatında görülüyor. Namazdan sonra “Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahu ekber” zikirlerini otuz üçer defa tekrar etmemiz de bir tesistirler.
“Duâda tekrar, zikirde tezkâr, dâvette te’kid lâzımdır.”
Her namazda aynı duaları defalarca yapıyoruz. Fatiha Sûresini her rekâtta okuyor ve sırat-ı müstakime hidayet istiyoruz. Her teşehhüdde hem kendimiz, hem de bütün mü’minler için mağfiret talebinde bulunuyoruz.
Aynı şey davet için de söz konusudur. Bir insana muhtaç olduğu bir hakikati bir kere söylemekle iktifa edilmiyor. O hakikati tam kabul edinceye ve mucibince amel edinceye kadar değişik vesilelerle davet tekrar ediliyor.
Açlık tekrar ettiği için, yemek yeme ihtiyacı da tekrar ediyor ve bu insana bir usanç ve bıkkınlık vermiyor. Kur’an’ın imana dair esas meseleleri de insan için ekmek ve su gibidir, ne kadar tekrar edilse usanç vermediği gibi fayda temin ediyor.
Çok büyük ve hayatî olan bir meseleyi, birkaç cümle ve kelime ile ifade edip üzerinde durmadan ve tekrar yapmadan geçmek, edebî açıdan da bir kusurdur. Kur’an böyle hayatî meseleler üzerinde çok tekrar ve dikkat çekmesine rağmen, halen anlamakta ve iman etmekte zorluk çekenlerin bulunması mevzuya işaret ediyor.
(1) bk. Şualar, On Birinci Şua, Onuncu Mesele.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü