İmam-ı Gazâlî'nin "Neş'e-i uhrâ, neş'e-i ûlâya bütün bütün muhaliftir." demesinin sebebi nedir, ne anlatmak istemiş olabilir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Burada Hulusi Ağabey’in İmam-ı Gazzalî Hazretlerinin bir ifadesine binaen sorduğu bir suale cevap verilmiştir. Sualde, İmam-ı Gazzalî’nin “ahiretteki dirilişin dünyadaki dirilişe tamamen zıt olduğu” ifadesinin hikmeti ve sebebi sorulmaktadır. Buna karşılık Üstadımızın verdiği cevap şöyledir:

Neş’e-i uhra ahiretteki diriliştir. Neş’e-i ula ise dünyadaki diriliştir. Bunların her ikisi de Allah tarafından icra edilen ilahî fiillerdir. İki yaratmayı da Allah yapar. Bu nedenle iki yaratmanın da mahiyeti ve cinsi birdir. Çünkü ikisinde de aynı isim ve sıfatlar tecelli etmektedir. Bu hakikate; "Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de kabirlerinizden böyle çıkarılacaksınız." ve "Halkı önce yaratan, sonra iade edecek olan Odur." (Rum Suresi, 30/19, 27) ayetleri işaret etmektedir. İmam-ı Gazzalî gibi bir muhakkik, bu farkı birbirinden ayıracak inceliğe ve ilme fevkalade sahiptir.

O’nun bu ifadesinden hikmet, dünya ve ahiretteki diriltmelerin keyfiyet ve suret itibariyle birbirinden farklı olmasıdır. Yani dünyadaki yaratmalar ve fiiller, hikmet ve zaman üzerine cereyan etmektedir. Allah’ın yarattığı her mahlûk muayyen bir zaman ve müddet ile yaratılmaktadır. Dolayısıyla burada yaratılan varlıklar, anî değil, zamana bağlı olarak vücuda gelirler. Fakat ahiretteki ikinci yaratma zamana bağlı olmayacaktır. Çünkü orada hikmetten ziyade kudret hâkim olacaktır.

Allah ahirette mevcudatı kudretiyle anî ve def’î olarak, zamansız ve müddetsiz bir şekilde tekrar vücuda getirecektir. Bu nedenle bu iki yaratma suret ve keyfiyet itibariyle birbirinden farklı olacaktır. Ayrıca bu cümle ile Ahiretteki işlerin ve varlıkların, dünyadaki varlıklara ve işlere göre daha üstün olacağına da işaret edilmiştir.

"... O muhalefet, keyfiyet ve suret itibarıyladır. Hem de umur-u uhreviyenin mertebece fevkalâde yüksek olması işarettir. Hem de Gazâlî'nin haşr-i cismaniyle beraber haşr-i ruhânînin dahi vuku bulmasına, bazı ehl-i bâtına taklit ve mümâşât cihetiyle bir işaretidir."(1)

Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:

"Altıncı Sualinizin Meâli: كُلُّ شَىْءٍ هاَلِكٌ اِلاَّ وَجْهَهُ ["Her şey helâk olup gidicidir-Ona bakan yüzü müstesnâ." (Kasas, 28/88)] Bu âyetin âhirete, Cennete, Cehenneme ve ehillerine şümulü var mı, yok mu?"

"Elcevap: Şu mesele, pek çok ehl-i tahkik ve ehl-i keşif ve ehl-i velâyetin medar-ı bahsi olmuş. Şu meselede söz onlarındır. Hem de şu âyetin çok genişliği ve çok merâtibi var."

"Ehl-i tahkikin bir kısm-ı ekseri demişler ki: 'Âlem-i bekaya şümulü yok.' Diğer kısmı ise: 'Âni olarak onlar da az bir zamanda bir nevi helâkete mazhar olurlar. O kadar az bir zamanda oluyor ki, fenâya gidip gelmiş hissetmeyecekler.' "(2)

Bazı âlimler ayette ifade edilen "yok olma" manasının, cennet ve cehennemi içine alan beka âleminde olmayacağını söylüyorlar. Yani mana-yı muhalifi ile helak olma sadece maddî âlemde tecelli edecek diyorlar.

Bazı âlimler ise "yok olma" fiilinin maddî âlemle beraber cennet ve cehennemi içine alan beka âleminde de olacağını, lakin bu yok olma fiili o kadar hızlı olacak ki, kimse yok olduğunun farkında bile olmayacak diyorlar.

Üstad Hazretleri bu ayete şöyle mana vermektedir:

"Her şey, nefsinde mânâ-yı ismiyle fânidir, mefkuttur, hâdistir, mâdumdur. Fakat mânâ-yı harfiyle ve Sâni-i Zülcelâlin esmâsına âyinedarlık cihetiyle ve vazifedarlık itibarıyla şahittir, meşhuddur, vâciddir, mevcuttur." (26. Söz)

Mana-yı harfî, her şeye Allah hesabına ve iman nazarıyla bakmaktır.

Mana-yı ismî ise, her şeye kendi adına ve kendi hesabına bakmaktır.

Bütün varlık âlemini Yüce Allah’ın isimlerinin aynası bilmek, onların üstünde Cenab-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarını okumak, mana-yı harfiyle okumaktır. Kâinattaki bedi’, garip ve harika eserlere mana-yı harfi ile yani Allah namına bakan ve ibretle okuyan mütefekkir bir insan, onlarda tecellî eden isim ve sıfatları okur, her varlık üstünde Cenab-ı Hakk’ın silinmez ve taklit edilmez mührünü, sikkesini ve damgasını, sonsuz ilmini, mutlak iradesini ve nihayetsiz kudretini görür.

Dünya ve içindeki her şey fanidir, helak olacaktır. Ancak, iman, ibadet, fazilet ve hakka hizmet gibi ulvi vazifeler ahirette nice sevap meyveleri verdiğinden helak olmazlar. Nur Mesleğinde her şeyi mana-yı ismiyle yani Allah’ın esmasına ayine olma cihetiyle bilmek, seyretmek ve tefekkür etmek esastır. Bunlar ise helake gitmezler. Eşyanın ve hâdisatın mana-yı ismiyle bakılan yüzü ise helake gider.

İmam-ı Gazzalî Hazretleri ruhun da bu ikinci dirilişte helake mazhar olup tekrar dirileceğini ifade etmek istiyor olabilir.

Dipnotlar:

(1) bk. Barla Lâhikası, (213. Mektup).
(2) bk. Mektubat, On Beşinci Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 10.784
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...