"Kâfirin pek müthiş ve çok uzun ve bir günü elli bin sene olan istikbaline..." Buradaki "bir günü elli bin sene" ifadesini nasıl anlayabiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
"Amma Sûre-i Kaf'ın âyeti ise, ondaki îcaz pek acip ve mucizânedir. Çünkü kâfirin pek müthiş ve çok uzun ve bir günü elli bin sene olan istikbaline ve o istikbalin dehşetli inkılâbâtında kâfirin başına gelecek elîm ve mühim hâdisâta birer birer parmak basıyor, şimşek gibi fikri onlar üstünde gezdiriyor. O pek çok uzun zamanı, hazır bir sayfa gibi nazara gösterir; zikredilmeyen hâdisâtı hayale havale edip ulvi bir selasetle beyan eder." (Mektubat, 26. Mektup, Şeytanın Küçük Bir İtirazı.)
"İnsanın ağzından hiçbir söz çıkmaz ki, yanında onu yazmaya hazır, gözetleyici bir melek olmasın. Derken ölüm sarhoşluğu gerçekten geliverir. İşte senin kaçıp durduğun şey budur. Ve sûra üfürülür. Vaad olunan gün işte budur. Herkes yanında bir sevk eden, bir de şahitlik eden melekle beraber gelir. And olsun ki sen bundan gafildin. Şimdi gözünden perdeyi kaldırdık. Bakışın pek keskindir bugün! Yanındaki melek, 'İşte onun defteri bende hazırdır.' der. Atın cehenneme her bir inatçı kâfiri!" (Kaf, 50/18-24)
İnsanlar yirminci asırda sesleri ve görüntüleri kaydeden nice aletler geliştirdiler. Bu aletlerle Allah’ın kâinatta zerrelere yaptırdığı kayıtları tespit etmeye çalışmaktadırlar. Allah’ın melekleri amelleri kaydetmek için hiçbir alete muhtaç değildirler.
Daima insanla beraber bulunan “Kiramen kâtibin” melekleri, onun bütün amellerini, fiillerini ve konuştuklarını en ince ayrıntılara kadar kaydetmektedirler. Ayrıca hafızasında da her şey muhafaza edilmektedir. İnsan, tek başına kaldığı zaman bile yalnız değildir, bu meleklerle birliktedir. Bu mübarek arkadaşların varlığını iman ile hisseden adam asla yalnızlık çekmez.
Her insan kıyamet günü, dünyada söylediklerini işitecek ve her amelini görecektir. Demek Allah, kullarına sırf kendi ilmine göre muamele etmeyecek, bilakis adaletin iddia, delil, inkâr, şahit, savunma gibi bütün şartlarını yerine getirecektir.
Bu ayetler kâfirin öldükten sonra başına gelecek uzun ve dehşetli hâlleri, kısa ve veciz bir şekilde hülasa olarak tasvir ediyor. Evet, kâfirin ahiretteki bir gününün elli bin sene olacağına şu ayet işaret ediyor.
"Melekler ve Rûh, onun arşına; miktarı elli bin sene olan bir günde yükselirler." (Mearic, 70/4)
Ayette zikredilen saat ve yıl mefhumu izafîdir. Dünyanın zaman ölçüsü ile ahiretin zaman ölçüsü aynı değildir. Ahiretin bir günü dünyanın elli bin senesine mukabil gelebilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü