"Kâfirin ruhunda hırs, adavet olduğu gibi nefsini iltizam ve nefsine itimadı vardır." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Kul olduğunu unutup kendini hür ve müstakil zanneden kişi, hayatın sadece bu dünya hayatına mahsus olduğuna inandığından dünya hayatına karşı büyük bir hırs gösterir. Ruhundaki ebediyet arzusunu bu hırsla kapatmak ister. Sonsuzluk duygusunun yerini dünyadan sonsuz derecede istifade etme vehmi alır. Hayatı bir mücadele olarak görür. Allah’a tevekkül etmek yerine nefsine güvenir, ona itimad ve onu iltizam eder. Kendi güç ve kuvvetiyle her işin üstesinden geleceğini zanneder.
Hâlbuki insanın nefsi ve şahsî kuvveti ne yediği gıdalardan bir tek alyuvar yapabilir, ne aldığı nefesle kanını temizleyebilir, ne ağaçlardan meyveleri, ne tarlalardan hububatı çıkarabilir. Ne geceyi götürmeye gücü yeter, ne gündüzü getirmeye. Kışın gitmesini de baharın gelmesini de beklemekten başka yapacağı bir şey yoktur. Ne saçının dökülmesini durdurabilir, ne de belinin bükülmesini. Ama o bütün bu hakikatleri gaflet perdesiyle örter, görmezlikten gelir. Zaten kâfirin kelime mânası “örten” demektir. Nitekim Arapça’da çiftçilere de tohumları toprağa gömüp üstünü örttükleri için kâfir denilir.
“Nefsini iltizam ve nefsine itimad”; insanın sadece nefsinin arzularının peşine düşmesi ve bu arzuları tahakkuk ettirmek için her yola başvurması demektir. Nefis peşin bir gram lezzeti istikbaldeki bir ton lezzete değişmez; hazır lezzete perestiş eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü