Kâinattaki kanunlar baki midir?
Değerli Kardeşimiz;
Bu konuda Üstad hazretlerinin izahlarından bir bölümü nakletmekle yetineceğiz.
“Ruha bir derece müşabih ve ikisi de âlem-i emirden ve iradeden geldiklerinden masdar itibarıyla ruha bir derece muvafık, fakat yalnız vücud-u hissî olmayan nevilerde hükümran olan kavânîne dikkat edilse ve o namuslara bakılsa görünür ki, eğer o kanun-u emrîvücud-u hâricî giyseydi, o nevilerin birer ruhu olurdu. Hâlbuki o kanun daima bâkidir. Daima müstemir, sabittir. Hiçbir tagayyürat ve inkılâbat, o kanunların vahdetine tesir etmez, bozmaz. Meselâ, bir incir ağacı ölse, dağılsa, onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülâtı, zerre gibi bir çekirdeğinde, ölmeyerek bâki kalır."
"İşte, madem en âdi ve zayıf emrî kanunlar dahi böyle bekà ile devam ile alâkadardır. Elbette, ruh-u insanî, değil yalnız bekà ile belki ebedü’l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir. Çünkü, ruh dahi Kur’ân’ın nassı ile قُلِالرُّوحُمِنْاَمْرِرَبِّى ferman-ı celîli ile âlem-i emirden gelmiş bir kanun-u zîşuur ve bir namus-u zîhayattır ki, kudret-i ezelîye ona vücud-u hâricî giydirmiş."
"Demek, nasıl ki sıfat-ı iradeden ve âlem-i emirden gelen şuursuz kavânin, daima veya ağleben bâki kalıyor. Aynen onların bir nevi kardeşi ve onlar gibi sıfat ı iradenin tecellîsi ve âlem-i emirden gelen ruh, bekàya mazhar olmak daha ziyade kat’îdir, lâyıktır. Çünkü zîvücuttur, hakikat-i hariciye sahibidir. Hem onlardan daha kavîdir, daha ulvîdir. Çünkü zîşuurdur. Hem onlardan daha daimîdir, daha kıymettardır. Çünkü zîhayattır."(1)
Şu var ki: Ruh dışındaki kanunların baki olması bu dünyada devam etmeleri cihetiyledir. Bu kanunların ahirette de devam edeceği manasına gelmez. Ahirette her şey ibda ile bir anda yaratılacağından birçok kanun o âlemde cereyan etmez. Ağaçların çekirdeklerden tedricen yaratılması, çiçelerin açmak için baharı beklemeleri gibi birçok kanun o âlemde söz konusu değildir.
(1) Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz İkinci Maksat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü