Kaynak göstermeden Risale-i Nur'dan alıntı yapılmasına karşı Bediüzzaman'ın görüşü var mıdır, varsa nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Başkasının eserlerini kendi malıymış gibi kullanmak dinen, aklen ve vicdanen caiz değildir. Bu emeğe ve dökülen tere bir nevi hürmetsizliktir. Fakat kaynak göstermek şartıyla bir eseri veya bir parçasını kullanmak caizdir. Çünkü umumun malı olan bilgileri başkalarından esirgemek kesinlikle makul ve haklı bir yol değildir.

Bununla beraber, bazı müellifler kendi eserlerinin isteyen herkesin istediği şekilde kullanmalarına veya bazı şartlar altında kaynaksız dahi olsa veya kendi malları gibi kullanmalarına müsaade etmişlerdir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri de bunlardan birisidir. Bu konuyu Bediüzzaman Hazretleri Emirdağ Lahikası'nda şöyle ifade etmektedirler:

"Aziz, sıddık kardeşlerim;"

"Mesmuatıma nazaran, Şemsi ve isimlerini söylemeyi münasip bulmadığımız müellifler, Zülfikar’dan ve sair Risale-i Nur’dan bazı kısımları kendi namlarına neşretmelerine razıyım ve helâl ediyorum ve memnun olurum. Onlar da Nurun şakirtleridirler, bu surette Nurları neşrederler. Yirmi seneden beri çoklar, hattâ büyük hocalar eserlerinde ve müellifler de Nurun meselelerinden çoklarını almışlar ve alıyorlar."

"Hattâ değil böyle dost zatları, belki resmî makamları bulunan ve eserler yazan ve Nurların intişarlarına taraftar olmayan ve eserleri revaç bulmak niyetiyle Nurun neşrine mâni olanları dahi helâl ediyoruz. Çünkü onların men’leri başka bir tarzda ve daha fâideli intişarına ve fütuhatına vesile oluyorlar."

Ben, hal-i hâzıra bakmadığım için bilemiyorum. İstemeyerek işittim ki, eser yazan ve Nurdan çalan resmî büyük zatlar diyorlar: 'Risale-i Nur’u okuyabilirsiniz, başkasına vermeyiniz.' Güya Nurlar onların eserlerini setrettirecek! Halbuki Nurlar, o eserlerdeki hakikatleri tasdik eder, onlara kuvvet ve revaç verir. İnşaallah bir zaman onlar resmen neşrine mecbur olacaklar. Fakat İzmirli hâkimin dediği gibi, 'Risale-i Nur gizlenmiyor ve başka kitaplara benzemiyor ve temellük edilmiyor. Nerede bulunursa bulunsun, ben Nur’dan gelmişim." der."

"Hem Risale-i Nur’un sekiz senedir en mühim parçaları İstanbul’a gidiyordu ve kemâl-i şevkle müellifler okuyorlardı. Esasen Risale-i Nur ise, ona şakirt olmak şartıyla, herkesin kendi malı gibidir."(1)

"... İman, mâl-ı umumîdir. Her taifede muhtaçları ve sahipleri vardır." (2)

Dolayısıyla bir insanın amacı Risale-i Nur'daki hakikatleri sahiplenmek dâhi olsa Üstad'ın buna müsaade ettiğini görüyoruz.

Üstad'ın bu davranışı, aşağıdaki hadis-i şerife tam mutabık hareket ettiğini gösteriyor:

Ebû Hüreyre (ra)'den rivâyete göre, Rasûlullah (asm) şöyle buyurdu:

“Hikmet, değerli bilgiler müminin yitik malıdır, onu nerede bulursa almaya daha hak sahibidir.” (3)

Dipnotlar:

(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, (197. Mektup).
(2) bk. age., (132. Mektup).
(3) bk. Tirmizi, İlim 19; İbn Mâce, Zühd 17.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin
Üstad çoğu meselelerde hakkını helal ediyor.Ben öğretmenim, arkadaşlardan görüyorum ki,en ufak şeylerde :"Hakkım helal değil." diyorlar.Yada dindar akrabalarıma bakıyorum; yengem; kayınbabasına hakkım hiç helal değil diyor.Böylesine müslüman ülkede bu kadar çok "Hak haram etme" düşüncesi nereden geliyor?Acaba haram ettikleri mevzular bu kadar önemli mi?Yoksa biz mi lakaytız ki herşeyi helal ediyoruz?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Bu birazda iman ve ahlakın güçlü ya da zayıf olması ile ilgilidir. İnsanlarda imana bağlı şefkat duygusu affedicilik olmadığı için sizinde ifade ettiğiniz gibi basit şeylerde bile haklarını haram edebiliyorlar.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...