"Kıyas" ne demektir, çeşitleri nelerdir?
Değerli Kardeşimiz;
Hakkında nass (âyet-hadis) bulunan bir meselenin hükmünü, aralarındaki ortak illetten dolayı, hakkında nass bulunmayan meselenin hükmünde kullanmak.
İslam hukukunda Kitap, Sünnet ve İcmâ’dan sonra dördüncü aslî delil kıyas’tır.
Ayet ve hadisler mahdut, hâdiseler ise sayılamayacak kadar çoktur. Bu durumda, kıyamete kadar vuku bulacak hâdiselere hüküm verecek bir esasa ihtiyaç vardır. İşte kıyas bunu gerçekleştirir. İçtihat seviyesine gelmiş olan din alimleri, ayet ve hadislerde belirtilen hükümler ve külli kaidelerden yola çıkarak, karşılaşılan yeni meseleler hakkında dinin hükmünü ortaya koyarlar. Mesela, içki Kur’anda yasaklanmıştır. Zamanla peygamberimiz döneminde bilinmeyen nice farklı içki türleri çıkmakla beraber, din alimleri bunların da haram olduğunu net bir şekilde ifade etmişlerdir. Çünkü içkiyi yasak kılan durum diğerlerinde de aynen bulunmaktadır.
Kıyas-ı Temsilî: Benzetmeye dayanan kıyas. Bir şeyin ispatı için herkesçe bilinen bir başka şeyi misal verme.
Kıyas-ı hadsî-i hafî: Gizli olan hükmün illetine (sebebine) güçlü bir hads ile (zihnin hemen intikali) ulaşmak suretiyle yapılan kıyas.
Meselâ; bütün peygamberlerdeki vasıfların ve esasların Peygamber Efendimiz (asm)'deki esaslar ile kıyaslanmasıdır. Zihin bu esasların Peygamber Efendimiz (asm)'de daha kuvvetli ve daha esaslı olduğunu görüp, hemen onun hak peygamber olduğuna kanaat getiriyor.
Kıyas-ı istikraî: Tüme varım; ayrı ayrı hâdiselerden yola çıkarak bir genelleme yapma. Diğer bir ifade ile hususi bir şeyden umumi bir neticeye ulaşılmasını sağlayan akıl yürütme yöntemi.
Lügatte; “Bir şeyin hakikatini ve hususiyetlerini öğrenmek için araştırma yapma, çaba harcama” manasına gelen "istikrâ" demektir. Mantıkta ise; cüz’îden külliye, hususiden umuma götüren zihni bir fiil için kullanılan bir mefhumdur.
Meselâ; bir kedinin miyavlamasına bakarak, bütün kedilerin bu özelliğine sahip olduğu hükmüne ulaşmak.
Kıyas-ı mürekkeb ve müteşaab (bileşik kıyas): İkiden fazla mukaddeme ve önermeden oluşan kıyas demektir. Bu tip kıyaslar art arda gelen birçok kıyastan meydana gelmiştir. Birinci kıyasın neticesi, onu takip eden kıyasın başlangıcından biri olur. Meselâ:
"Âlem, mütegayyirdir. Her mütegayyir, hadîstir. Her bir hadîsin bir muhdîsi, yani bir mûcidi var. Öyle ise bu kâinatın kadîm bir mûcidi var."(1)
Burada "âlem mütegayyirdir, yani sürekli olarak değişmektedir" hakikatinden; hadis, muhdis, mucid, kadim gibi neticeler çıkarılıyor. Üstelik çıkarılan her bir netice katidir ve şüpheden uzaktır.
Kıyas-ı hâdi: Güvenilir olmayan, aldatıcı kıyas demektir. Meselâ; "Her kedi yemek yer, Murat da yemek yer; o halde Murat kedidir."
Kıyas-ı hafi: Sebebi gizli olan ve zihne birden gelmeyen kıyas demektir.
Kıyas-ı hâdi'-i müşebbit: Aldatıcı ve ayak kaydırıcı kıyas demektir.
İstikrâ-ı tam: Bütün cüzî hâdiselerden hareket ederek küllî bir hükme varmaktır. Burada bütün ilimlerin hep birlikte aynı hakikate parmak basmaları ve aynı neticeye götürmeleri kastediliyor.
İşkal-i mantıkıye: Şüpheli ve karışık olma durumu. Mantığın çıkmaz sokağı şeklinde de ifade edilebilir.
(1) bk. Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Otuzuncu Pencere.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar