"Kur’an-ı Hakîmin hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men etti. Hatta düşünmesini de bana unutturdu." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretlerinin yaşadığı zaman tekke ve zaviyeler kapatılmış, her türlü dinî tedrisat yasak edilmiş, Kur’an’ı okuyan ve okutanlar devamlı takibat altına alınmıştı; birçok âlim asılmış veya sürgüne gönderilmişti. Kur’an’a hizmet edecek ehil insanların sayısı alabildiğine azalmıştı.
Batı kaynaklı her türlü menfi cereyanların ortaya çıkıp revaç gördüğü, bu necip milletin imanına, ahlakına, mukaddesatına ve ezanına hücum edildiği, gençliğimizin tarihine ve kültürüne yabancılaştırıldığı, dinî ve millî seciyelerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bırakıldığı ve milletimizin manen sarsılıp, ruhen çökertildiği dehşetli bir zamanda idi.
Bu durumda ve bu şartlarda Kur’an’a hizmet edebilecek bir iki ehil insanın da dinsizliğe karşı imanı müdafaa etmek yerine, siyasetle meşgul olması büyük bir lakaytlık ve manevi bir cinayet olurdu.
Cenab-ı Hak, lütuf ve kereminden ahir zamanda Bediüzzaman gibi büyük bir mürşidi insanlığın imdadına gönderdi. Onun yazmış olduğu eserler insanlığın manevi reçetesidir.
Savaşın şiddetli anında tanka hayati manada ihtiyaç varken, tank kullanan kişileri mutfak ve temizlik işlerinde kullanmak ne derece yanlış ise, herkesin imanının tehlikede olduğu bir hengâmda, Bediüzzaman Hazretleri gibi bir müçtehidin İman ve Kur’an Hizmetini bırakıp siyasetle meşgul olması da cinayetlerin en dehşetlisi olurdu.
"Kur'ân-ı Hakîmin hizmeti, beni şiddetli bir surette siyaset âleminden men etti. Hatta düşünmesini de bana unutturdu... "(1)
ifadesi, bu hassas duruma işaret ediyor. Bir tarafta milyonlarca masum insanın imanını kurtarmak vazifesi, diğer tarafta netice alınması imkânsız ve birçok günahlara girme tehlikesi olan siyaset yolu... Üstadımız birincisini tercih ederek milyonlarca insanın imanının kurtulmasına vesile olmuştur.
1) bk. Mektubat, On Üçüncü Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü