Kur'an-ı Kerim bile sadeleştirilip, tefsir edilip, diğer dillere çevriliyor da, Risale-i Nurlar neden sadeleştirilmiyor?
Değerli Kardeşimiz;
Kur'an-ı Kerim için caiz olanların; Külliyat içinde caiz olması elbette icab eder. Aksi halde; sünuhatın mazharı olan Külliyat'ın, vahyin mazharı olan Kelam-ı Akdes'ten daha yüksek olduğu anlamı çıkar. Bu ise ciddi bir yanlıştır.
Kur'an-ı Kerim; izah, tefsir ve bazen de tevil edilip istifadeye medar oluyorsa; Risale-i Nur da izah edildiği müddetçe, daha ince ve sırlı hakikatler ortaya çıkıyor ve istifadeye medar oluyor.
Üstadımız dahi, talebelerine bazı eserleri ve mevzuları izah etmiştir. Hatta Mektubat'ta şerh ve izaha müsade buyurmuştur. Kendileri bir meselenin vuzuhu için; ulemadan, edebiyatçılardan, müsteşriklerden hatta Tevfik Fikret gibi fena ve fanilerden dahi nakiller yapıyor ise; bu bize izah için kafi derecede fiili bir müsadedir.
Birebir / motamot tercüme, sadece Risale-i Nur'da değil, hemen hemen her eserde mana, muhteva ve üslubu ciddi manada kırdığı için, ehil insanlar bu kapıyı fazla açmamışlardır.
Tercümeler, hakikatları olduğu gibi nakledemiyorlar. Bu sebeple İslam alimleri tercümeden ziyade meal, tefsir ve izah hususunda gayret göstermişlerdir. Zaten istifadeye medar olan da tercümeler değil, tefsirler ve izahlardır.
Külliyat'ın izahı hakkında bazı mühim insanların muhalefeti; haddi aşanlar, izah edeyim derken kırıp dökenler, yapayım derken yıkanlar içindir ve hassasiyetten gelen bir tedbir ve temkin içindir.
Külliyat'ın, yeni nesiller tarafından rahat anlaşılması için, yardımcı kitap ve izah sadedin de çok eserler yazılmış ve telif edilmiştir. Muazzez Üstadımız'ın aslı Osmanlıca olan Külliyatı, Latin harfleriyle bizzat kendileri tarafından bastırılması da, meselemize güzel bir örnektir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Kur'an-ı Kerim'in meali, tercümesi tefsirleri Kur'an değil.Yani, isteyen istedğini kendi adına izah edebilir, yazabilir, çizebilir. Fakat bir eserin müellifi ancak o eser üzerinde tasarrufta bulunabilir.
Risale-i Nur külliyatı belki 100 ayrı milletin dilinde yayınlandı. Bilebildiğim kadar bir İtalyan, bir Malezyalı , bir Arap veya bir Amerikalı, Külliyatı normal günümüzdeki konuşma dilleri ile okuyup anlıyorlar. Normal olarak okurken sözlük kullanmıyorlar. Türk okurlarının da başlangıçta bu imkana ve şansa sahip olması gerekir diye düşünüyorum. Esasen kitapların sağ sayfaları daha detaylı okumak isteyenler için orjinal metin, sol sayfaları günümüz Türkçesi olabilir. Şunu da ilave etmeden geçemiyeceğim. Özellikle Sözler kitabında bir keramet durumu söz konusu. Bediüzzaman da bazen bunu açıklıkla belirtiyor. Gerçekten o Sözler sanki bir nehrin akışı gibi etki yapıyor. Sözler arasında muazzam bir uyum, ahenk var. Sanki kitaptaki sözler, kağıt üzerinde değil de muşahhas karşında gibi . Bir ilahi musikiyi hissedebiliyorsun. Ben meslek hayatımda binlerce dilekçe yazdım, ama (bizzat denedim) Sözleri okurken Sözler'deki gibi bir tek cümle kuramadım.
Evet yorum yapan arkadaşın çeviri eserler ve onların okuyucuları hakkındaki tespitleri doğru. Fakat batıda binlerce kelime ile eğitim veriliyor. Peki biz günlük hayatta kaç kelime kulllanıyoruz. Üstelik onlar Külliyat'ın orjinal halinden yararlanamadıkları, bizim ettiğimiz istifadeyi, istifazayı edemedikleri halde okuyorlar.
Ama eğer sadeleştirme gerekli olsaydı Üstad hazretleri Eski Said döneminde yazmış olduğu Muhakemat, Münazarat, Sünuhat, İşarat-ül İ'caz gibi eserlerini kendisi sadeleştirirdi; ama böyle bir şey yapmamış. Son zamanlarında İşarat-ül İ'cazdan ve Mesnevi-i Arabi'den ders vermiş.
Mustafa Bey e katiliyorum.Tespitleri cok dogru ins 2 tarafta Hz.Muaviye zamanindaki 2 Ayri cephede savasan sahabi efendilerimiz gibi Hak yolunda carpistiklari gibi niyetlerine binaen kazaniyorlardir.Rabbim Herkese niyetine gore muamele etsin