Lügatli, dipnotlu Risale okumanın zararlarını izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nur, Kur’an’ın manevî bir tefsiri olmasından ve bu zamanın yaralarına tam bir ilaç haysiyeti taşımasından, her meslek ve meşrepteki insanların da bu eserlere muhtaç olmasından dolayı, Risale-i Nur mal-ı umumidir, inhisar altına alınıp kısıtlanamaz.
O zaman, bize düşen vazife, farklı tarzda Nurları okumak ve anlamak isteyenlere karşı geniş ve hoşgörülü olmaktır. Üstad, çok yerlerde, "Asıl olan manadır, imanı kurtarmaktır" demektedir. Onun için, bazen mananın hatırına şekle bakılmaz.
Ülkemiz insanlarının, okumaktan ne kadar uzak olduğunu izaha gerek yok. Böyle şartlarda, halin durumuna, toplumun seviyesine göre hareket etmek gerekir.
Kaldı ki, lügatlı Risale-i Nur okumanın hiçbir zararı yoktur. Lügatı ilk hazırlayan da Üstad'ın talebeleridir. Günümüz insanlarının kelime hazinesi çok zayıftır. Risale-i Nur ise ilim yüklü bir hazinedir ve çok zengin bir dili vardır. İnsanımızın günlük hayatta kullandığı kelime sayısı üç-beş yüzü geçmemektedir. Oysa Risale-i Nur'un kelime hazinesi, yüz binleri geçer.
Durum böyle olunca, bu eserleri ilk defa okumaya başlan biri, doğal olarak anlamakta zorlanır. Bunu aşmak için çeşitli yollar bulmak lazımdır. Lügat ve izahatlı ders yapmak tarzı, bu yollar içinde en güzel ve en faydalı olanlarıdır. Ama daha ileri gidip sadeleştirme, tercüme gibi yollara sapmak ise ifrattır, aslına hürmetsizliktir. Bunun dışındaki çözüm yollarına hoşgörülü bakmak isabetli olur, kanaatindeyiz.
Lügatlı Risale-i Nurlar ise bir tercih meselesidir. Kimisinin dikkatini dağıtırken, kimisinin de anlamasına güzel bir vasıta oluyor. Bu yüzden, herkesi bir kalıp içine sokmak doğru olmaz. Bu olsa olsa insanların bir tercih meselesidir, saygılı olmak gerekir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
lügat ile alakalı Üstadımızın beyanını varisi olan Hüsnü Byaram abimizden dinleyelim Hüsnü Bayramoğlu Abi Risale-i Nur'a sayfaya Lügat eklemek ile alakalı bizzat Üstadımızdan dinlediklerini anlatıyor. Abimizin ifadesi videoya alınmış. Üstadımıza geldiler dediler ki; Üstadımız biz yeni gençler bazı kelimeleri anlamıyoruz. Müsaade ederseniz biz her sayfanın altına o sayfanın lügatını yazacağız.dediler. Üstadımız; siz haklı olabilirsiniz fakat Risale-i Nur ..yüksek marifet-i İlahiye dersi veriyor. Okurken bilemediği kelimeyi sayfanın altına bakarsa huzuru bozulur manayı dağıtır istifade edemez. Tekrar baştanda alınmaz. Feyiz alamaz. İzin vermiyorum, dedi. Dediler ki; o zaman arkasına (kitabın) yazalım. Üstadımız sadece Mehmed Feyzi'ye izin veriyorum o yazsın. dedi. Üstadımız ilk baskıda müsaade etti fakat sonra onu da kaldırttı. Videoda daha sonra Hüsnü Bayramoğlu Abi Risale-i Nur'da verilenlerin haricinde meal vermenin sadakata aykırı olduğunu ifade ediyor.
Abdullah Yeğin ve Hekimoğlu İsmail gibi ağabeylerin lügatleri de bazı kişiler tarafından tenkit edilmişti. Ama Risale-i nuru okuyanların sağduyusu bu tenkitlerin üstesinden geldi. Bu lügatler çokça basıldı ve yayıldı. Kaldı ki, lügatli Risale basımını biz yapmıyoruz. Ayrıca risalelerin lügatli basılması hususu hakkında farklı düşünen ağabey ve kardeşlerimize hürmet etmekle birlikte, kanaatimizi biz de burada belirtiyoruz. kanaatimize iştirak etmeseniz bile, sizin de saygı göstermeniz gerekir. Risalelerin metni içine kesinlikle risalelerden başka bir nokta bile konmamalı, ama altına veya en arka sayfalarına kelime anlamlarının konumlandırılmasına da ihanet nazarıyla bakılmamalıdır diye kanaatimiz var.
Bazılarına kalsa risaleleri izah etmek yanlıştır ve izah edenler risalelere ihanet etmektedir. Sebebi olarak da "risaleler izah edilmez"gibi mesnetsiz ve desteksiz deliller getirmektedirler.
Oysa Risale-i Nurlar Kur'anın bir tefsiri ve izahıdır. Ama tahkiki anlamda bir tefsir olduğu için cam gibi bir ayna olmuş ve Kur'anın hakikatlerini güzelce yansıtmıştır. Ama her tefsirde bu kalite görülmediği ve bazı müfessirler Kur'anın hakikatlerini perdelediği zaman, "Kur'anın tefsiri olmaz" diyenlere de iştirak etmiyor tefsir ve müfessirlerden güzel örnekler gösteriyoruz. Aynen bunun gibi, ilmiyle amil, nerede ne konuşacağını bilen, risalelere vâkıf, cemiyette hürmet edilen kişilerin izahına hüsn-ü nazarla bakılmalıdır. Perde olanlara ise kesinlikle izin verilmemelidir.
Kastamonu'nun Hüsrev'i ve Rüşdü'sü olan Mehmed Feyzi ve Emin'in gönderdikleri benim Kastamonu'da kalan bir kısım risaleler emanetlerini aldım. Size gönderdiğim Asâ-yı Musa'nın lügatnamesini hasta olduğu halde çok güzel ve âlimane yazan, lügatnamenin başında güzel bir fıkra derceden ve bana da ayrı mektub yazan Risale-i Nur'un serkâtibi Mehmed Feyzi'nin oraca çok müşkilât ve manialara rağmen, hârika sadakatını ve Nurlara faik alâkasını, sarsılmadan imana hizmetini birkaç cihette yapması gösteriyor ki; o küçük bir Hüsrev olduğu gibi, tam bir Hasan Feyzi'dir. Fakat ben orada iken, çok ehemmiyetli ve enaniyetli bir sofi-meşreb eski memurlardan bir zât ve gayet mühim malûmatlı, dünya ile çok alâkadar ve siyasî ve tüccar bir hoca, bana karşı ilişmedikleri için; ben de onları daire-i Nur'a celbetmeğe çalışmadım, onlara da ilişmedim. Şimdi Mehmed Feyzi ise, Kastamonu'yu onların nüfuzundan kurtarıp Denizli gibi muvaffak olamıyor. Hilmi, Sadık ve Ahmed Kureyşî gibi Nur'un kahramanları da köylerde bulunduğundan; Feyzi'nin hizmeti bir derece hususî kalıyor. İnşâallah bir vakit tam muvaffak olurlar.
Emirdağ-1 - 224
Üstâd Bedîüzzamân Hazretleri’nin El Yazma Emirdağ Lâhikas’ında yer alan bir mektubunda‘Nur’un metni, izaha ihtiyacı olsa’ hakkındaki ifadeleri şöyledir:
“Sâniyen: Nur’un metni, izaha ihtiyacı olsa, ya satırın üstünde, ya kenarda hâşiyecikler yazılsa daha münasibdir. Çünki metin içine girse, teksir edilen nüshalar ayrı ayrı olur, tashih lâzım gelir. Hem sû-i isti’male kapı açılır, muarızlar istifade ederler. Hem herkes senin gibi muhakkik müdakkik olmaz, yanlış bir mâna verir, bir kelime ilâve eder, ehemmiyetli bir hakîkati kaybetmeye sebeb olur. Ben tashihatımda böyle zararlı ilâveleri çok gördüm. Hem benim tarz-ı ifadem, bu zamanın Türkçesine uygun gelmiyor. Bir parça dikkat ve teenni ister. Belki bunun da bir faydası, bir hikmeti var.”
Bu açıklamalar da izah, haşiye ve lügatçe konusunda çok meseleyi ve müşkülü halletmiş diye düşünüyoruz. Hatta Asa-yı Mûsa için hazırlanan lügatname için Bediüzaman Hazretleri şu takdirkâr ifadelerde bulunmuştur: “Asa-yı Mûsa’nın lügatnamesini hasta olduğu hâlde çok güzel ve âlimâne yazan, lügatnamenin başında güzel bir fıkra derç eden ve bana da ayrı mektup yazan Risâle-i Nur’un serkâtibi Mehmed Feyzi’nin, oraca çok müşkülât ve mânialara rağmen harika sadâkatini ve Nurlara faik alâkasını, sarsılmadan imana hizmetini birkaç cihette yapması gösteriyor ki, o küçük bir Hüsrev olduğu gibi, tam bir Hasan Feyzi’dir.”