"Mabud-u Lemyezel, bir Mahbub-u Layezalin ezelî ve ebedî bir hayat-ı daimesi var ki, şaibe-i zeval ve fenâdan münezzeh ve avarız-ı naks ve kusurdan müberradır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"وَهُوَ حَىٌّ لاَ يَمُوتُ Yani, bütün kâinatın mevcudatında görünen ve vesile-i muhabbet olan kemâl ve hüsün ve ihsanın hadsiz bir derece fevkinde bir cemâl ve kemâl ve ihsanın sahibi ve bütün mahbuplara bedel, birtek cilve-i cemâli kâfi gelen bir Mâbud-u Lemyezel, bir Mahbub-u Lâyezâlin ezelî ve ebedî bir hayat-ı daimesi var ki, şaibe-i zevâl ve fenâdan münezzeh ve avârız-ı naks ve kusurdan müberrâdır." (Mektubat, Yirminci Mektup, Birinci Makam)
Lemyezel; zail olmayan, baki; Lâyezâl ise zeval bulmayan, yok olmaz demektir. Birbiri ile yakın mâna taşırlar.
Allah; mâbud-u lemyezeldir. Fani olan ve zeval bulup kaybolan şeyler ibadete lâyık olamazlar.
Mahbub-u Lâyezâl; zevale mahkûm olmayan, yok olmayan mahbub demektir. İbrahim (a.s) yıldızın, Ay'ın ve en sonunda da Güneş'in battığını görmekle bunlara ibadet edilemeyeceğini ifade eden “Lâ uhibbül âfilin”, yani “uful edenleri, batanları sevmem” demesi bu hakikatin en güzel bir ifadesidir.
Şaibe, lügatte, leke demek olup, mecazî olarak eksiklik ve kusur manasında kullanılır. Zât-ı Zülcelâl’in hayatı zevale erip son bulma şaibesinden münezzeh olduğu gibi, her türlü noksan sıfatlardan ve kusurdan da müberradır.
Münezzeh; tenzih edilmiş, temiz, uzak demektir.
Müberra; aklanmış, temiz, müstesna, azade manalarına gelmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü