"Mesela, Risale-i Nur'un şakirtleri içinde Cenab-ı Hakk'ın nimetlerine mazhar bazı zatlar Hüsrev, Refet gibi..." Bahsedilen nimetler nelerdir? Üstad'ımız neden hususi olarak onları zikrediyor?
Değerli Kardeşimiz;
Hüsrev Ağabey, daha önce hattı hiç iyi olmadığı hâlde, birden bire güzel bir hatta sahip oluyor. Hizmette muvaffakiyet, istikamet, istihdam edilmek, hizmeti gaye haline getirmek gibi haller birer inayettir. Mesela Barla Lahikası'nın başında geçen ve Hulusi Ağabey ile Sabri Ağabey’e hitap eden şu mektup, bir kısım inayetleri ortaya koymaktadır:
"Hulusi Bey ve Sabri Efendinin mektuplarında Risale-i Nur hakkındaki fıkralarının, bir mektup suretinde Risale-i Nur eczaları içinde idhal edilmesinin beş sebebi var:"
"Birincisi: Hulusi ise, ahirdeki Sözlerin ve ekser Mektubat'ın yazılmasına onun gayreti ve ciddiyeti en mühim sebep olması. Ve Sabri'nin dahi On Dokuzuncu Mektup gibi bir sülüs-ü Mektubat'ın yazılmasına sebep, onun samimi ve ciddi iştiyakı olmasıdır."
"İkinci sebep: Bu iki zat bilmiyorlardı ki, bir vakit şu fıkralar neşredilecek. Bilmedikleri için, gayet samimi, tasannusuz, halisane ve derece-i zevklerini ve o hakaike karşı şevklerini ifade etmek için, hususi bir surette yazmışlar. Onun için, o takdiratları takriz nevinden değil, doğrudan doğruya, mübalağasız bir surette, gördükleri ve zevk ettikleri hakikati ifade etmeleridir."
"Üçüncü sebep: Bu iki zat hakikî talebelerimden ve ciddi arkadaşlarımdan ve hizmet-i Kur'an'da arkadaşlarım içinde talebelik ve kardeşlik ve arkadaşlığın üç hassası var ki, bu iki zat üçünde de birinciliği kazanmışlar."
"Birinci Hassa: Bana mensup her şeye malları gibi tesahup ediyorlar. Bir Söz yazılsa, kendileri yazmış ve telif etmiş gibi zevk alıyorlar, Allah'a şükrediyorlar. Âdeta cesetleri muhtelif, ruhları bir hükmünde, hakikî manevî vereselerdir."
"İkinci Hassa: Bütün makasıd-ı hayatiye içinde en büyük, en mühim maksatları, o nurlu Sözler vasıtasıyla Kur'an'a hizmet biliyorlar. Dünya hayatının netice-i hakikiyesinin ve dünyaya gelmekteki vazife-i fıtriyelerinin en mühimi, hakaik-i imaniyeye hizmet olduğunu telakkileridir."
"Üçüncü Hassa: Ben kendi nefsimde tecrübe ettiğim ve eczahane-i mukaddese-i Kur'aniyeden aldığım ilaçları, onlar da kendi yaralarını hissedip o ilaçları merhem suretinde tecrübe ediyorlar. Aynı hissiyatımla mütehassis oluyorlar. Ve ehl-i imanın imanlarını muhafaza etmek gayreti, en yüksek derecede taşımaları ve ehl-i imanın kalbine gelen şübehat ve evhamdan hasıl olan yaraları tedavi etmek iştiyakı, yüksek bir derece-i şefkatte hissetmeleridir."
"Dördüncü Sebep: Hulusi Bey, benim yegâne manevi evladım ve medar-ı tesellim ve hakikî vârisim ve bir dehâ-yı nurani sahibi olacağı muhtemel olan biraderzadem Abdurrahman'ın vefatından sonra, Hulusi aynen yerine geçip o merhumdan beklediğim hizmeti, onun gibi ifaya başlamasıyla ve ben onu görmeden epey zaman evvel Sözleri yazarken, onun aynı vazifesiyle muvazzaf bir şahs-ı manevi bana muhatap olmuşcasına, ekseriyet-i mutlaka ile temsilatım onun vazifesine ve mesleğine göre olmuştur. Demek oluyor ki, bu şahsı, Cenab-ı Hak bana hizmet-i Kur'an ve imanda bir talebe, bir muin tayin etmiş. Ben de bilmeyerek onunla onu görmeden evvel konuşuyormuşum, ders veriyormuşum."
"Sabri ise, fıtraten bende mevcut has bir nişan var; bütün gezdiğim yerde kimsede görmedim. Sabri'de aynı nişan-ı fıtrî var. Bütün talebelerim içinde, karabet-i nesliyeden daha ziyade bir karabet kendinde hissetmiş. Ve şu havalide en az ümid ettiğim ve o da geç uyandığı halde en ileri gittiği bir işarettir ki, o da bir Hulusi-i Sanidir, müntehaptır. Cenab-ı Hak tarafından bana talebe ve hizmet-i Kur'an'da arkadaş tayin edilmiştir."
"Beşinci Sebep: Ben kendi şahsıma ait takdirat ve medhi kabul etmem. Çünkü manen büyük zarar gördüm. Onun için şahsıma karşı takdirat, fahr ve gurura medar olduğu için şiddetle nefret edip korkuyorum. Fakat Kur'an-ı Hakîmin dellalı ve hizmetkârı olmaklığım cihetinden ve o vazife-i kudsiye noktasında takdirat ve medih bana ait olmayıp, nurlu Sözlere ve belki doğrudan doğruya hakaik-i imaniyeye ve esrar-ı Kur'âniyeye ait olduğu için onu müftehirane değil, Cenab-ı Hakka karşı müteşekkirane kabul ediyorum."
"İşte bu iki şahıs, bu hakikati herkesten ziyade anladıkları için, onlar bilmeyerek vicdanlarının sevkiyle yazdıkları takdirat ve medihlerini, Risale-i Nur eczaları içinde derc edilmeye sebep olmuştur. Cenab-ı Hak bunların emsalini ziyade etsin ve onları da muvaffak etsin ve tarik-i haktan ayırmasın. Âmin..." (Barla Lahikası, Takdim ve Mukaddime.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü