"On beş emare-i kaviye ile bize baktığı ve teselli verdiği..." Gavs-ı Âzam'ın Üstad Hazretlerine olan 15 kavi emaresi nedir?
Değerli Kardeşimiz;
"Birincisi: Gavs-ı Âzam (r.a.) يَا مُرِيدِى كُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ [Ey mürîdim (Said)! Zamanın Abdülkâdirîsi ol!]
ِللّٰهِ مُخْلِصًا تَعِيشُ سَعِيدًا [İhlâs-ı tâmmı kazan ki, maîşette dahi (ismin gibi) mesud olasın.] tabiri ile on beş emare-i kaviye ile bize baktığı ve teselli verdiği فَقُلْ وَلاَ تَخَفْ (Sözlerini söyle ve korkma!) emriyle korkumuzu izale etmiş." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Yirmi Sekizinci Lem'anın Birinci Meselesi)
Burada açıklayacağımız emarelerin bazıları zayıf olabilir. Ama zayıf emareler çoğaldıkça ve arttıkça menbaını gösterir, kuvvetleşir, delil ve burhan olur. Belki sarahat derecesine çıkabilir. Zira malumdur ki zayıf ve ince ipler içtima ettikçe kuvvetleşir, kopmaz bir halat olur. Üstad'ımız bu hususta şöyle buyuruyor:
"Ve madem bir tek meselede bulunan emareler ve karineler, meselenin vahdeti haysiyetiyle birbirine kuvvet verir, zayıf bir münasebetle bir tereşşuh dahi menbaına ilhak edilir." (Mektubat, İşarat-ı Gaybiye Hakkında Bir Takriz)
Evet, alametler birleşerek delil olur. Deliller birleşir burhan olur. Burhanlar veya deliller birleşir ise, o zaman küllî hüccetler olur.
Kat’îlik dereceleri sırasıyla şöyledir; hüccet > burhan > delil > alamet > karine > sarahat >delalet > emare > işaret > remz > ima.
"Beyitlerin mana-yı zahirîsi ile maânî-i cifriyesi birbirine çok yakın olmakla, dokuz vecihteki işaretler birbirini teyid ettiğinden sarahat derecesine çıkmış." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a)
Bilindiği gibi 18. Lem’a Birinci Keramet-i Aleviye, 28. Lem’a İkinci Keramet-i Aleviye, 8. Şua ise Üçüncü Keramet-i Aleviyeye dairdir. 8. Lem’a ise Keramet-i Gavsiye risalesi olup Sikke-i Tasdiki Gaybi mecmuasında geçmektedir. 15 emare burada dağınık sayılmıştır. Biz bu emareleri maddeler hâlinde şöyle açıklayabiliriz;
Birinci Emare: Molla Said lakabı emaresi.
" مُر۪يد۪ى "Molla Said" kelimesine tam tevafuk ediyor." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a.)
İkinci Emare: Tarih-i veladet emaresi.
"لِمُر۪يد۪ى de lâm sayılsa iki yüz doksan dört (294) eder ki bir tek fark ile Said'in tarih-i veladetine tevafuk eder."
Lâmsız مُر۪يد۪ى ise iki yüz altmış dört (264) eder.
"Molla Said" dahi iki yüz altmış beş (265) eder.
"Molla"daki elif, bine işaret olduğu için mütebâkisi iki yüz altmış dört (264) kalır. (bk. age.)
Üç ve Dördüncü Emareler: El Kürdi ve Molla Said lakabı emaresi.
"El-Kürdî" lakabı ile "Molla Said" ismi اَنَا لِمُر۪يد۪ى fıkrasında zahir görünüyor." (bk. age.)
Beş ve Altıncı emareler: Bediüzzaman Said ismi ve Nursi lakabı emaresi
"Nursî" lakabıyla "Bedîüzzaman Said" ismi كُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ fıkrasında aşikâr görünüyor. (bk. age.) Nursi lakabı emaresi
"Aynı satırın başında وَكُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ fıkrasıyla o müridine diyor ki: "Vaktin Abdülkadirîsi ol." Bu قَادِرِى kelimatı, hesab-ı ebcedî ile üç yüz yirmi beş (325) eder."
"Üstadımızın lakabı "Nursî" olduğu cihetle, "Nursî"nin makam-ı ebcedîsi üç yüz yirmi altı (326) ediyor." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a)
Yedinci Emare: Bediüzzaman ve Said isimleri ile "Ez zaman" kelimesi emaresi
"Onun iki ismi var: "Said", "Bedîüzzaman." Bu iki ismin mecmuunun makam-ı ebcedîsi "Ez-zaman"daki şedde sayılmazsa üç yüz yirmi dokuz (329) ediyor."
İki "dal" bir sayılsa üçyüzyirmibeş (325).
Aynen كُنْ قَادِرِىَّ الْوَقْتِ deki muhatab o olmasına işaret ediyor, belki delalet ediyor. Eğer "Ez-zaman"daki okunmayan elif-lâm sayılsa, kaideten قَادِرِى ye dahi bir elif-lâm dâhil olmak lâzım gelir.
Çünkü tarif için, muzafünileyh kalktıktan sonra elif-lâm lâzım gelir, o halde dahi müsavi olurlar."
(bk. age., a.y.)
Sekiz-On İkinci Emareler: Mühim talebelerden Hulusi, Süleyman, Bekir ve santral Sabri ağabeylere ve muhabbeti ve iştiyakı olan yardımcı dediği diğer talebelere dair emareler
"Hattâ hizmet-i Kur'aniyede en mühim bir arkadaşı ve hâlis bir talebesi olan Hulusi Bey'e لِلّٰهِ مُخْلِصًا تَع۪يشُ سَع۪يدًا صَادِقًا بِمُحَبَّت۪ى fıkrasında işaret olduğu gibi diğer bir kısım talebelerine işaretler var."
(Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a)"Muhabbetimde sadık olduğundan ve ihlasa çalıştığından, Hulusi gibi muhlis talebeler ve yardımcılar ve Süleyman, Bekir gibi sadık hizmetkârlar ve Sabri gibi tam takdir edici ve ciddi müştak talebeler size verilmiş." (bk. age.)
Hulusi Ağabey; ihlası itibarıyla (مخلصا) kelimesiyle, Süleyman; sıdkı ve sadıklığı itibariyla (صادقا) kelimesiyle, Bekir Ağabey ise; ebced itibariyla (مريدي) kelimesiyle, Sabri Ağabey ise müştakiyeti ve muhabbeti itibariyla (بمحبتي) kelimesiyle işaretler ve diğer talebeler de derecesi itibarıyla emareler edilmiştir.
On Üçüncü Emare: Hayatına dair bir emare.
Gavsın cümlesinin bir takdiri manası şudur ki; "Ey Said! Sen, zamanın Abdülkadir'i ol, ihlas-ı tammı kazan, fakrınla beraber maişetini düşünme, nâstan minnet alma, ismin Said olduğu gibi maişette de mesud olacaksın!" (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a)
On Dördüncü Emare: Said ismine sarahaten işaret.
"Ahirdeki satırda تَع۪يشُ سَع۪يدًا ismini sarahatle haber vermekle beraber, ..." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Sekizinci Lem'a)
On Beşinci Emare: 1326'da Üstad'ın bir mücadele-i maneviyesinin ve tarzının tarihi emaresi.
"Bir tek fark var. O tek eliftir. Bin manasında 'elf'e remzeder. Demek bin üç yüz yirmi beşde (1325) Şeyh-i Geylanî'ye mensub bir zat, Şeyh-i Geylanî tarzında hakikat-i Kur'aniyeyi müdafaa etmeye çalışacak. Hakikaten Üstadımız, bin üçyüz yirmi altı (1326) senesinde -Hürriyetin ikinci senesi- mücahede-i maneviyeye atılmıştır." (bk. age., a.y.)
Üstad'ımızın bahsettiği 15 emare, yukarıda sıraladığımız bu emareler olma ihtimali vardır. Yine de her şeyin doğrusunu Allah bilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü