"Mesela, seninle biz beraber bir memlekette bulunuyoruz... Seninle biz sahra-yı kebir gibi bir mevkideyiz..." Buradaki iki temsili açar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Risale-i Nur Külliyatı'nda imanla küfrün, Kur’an şakirtleriyle felsefe tilmizlerinin mukayeselerinin yapıldığı çok dersler vardır. Üstadımız bunlara bir örnek olmak üzere İkinci ve Sekizinci Söz’lere bak…” buyuruyor.

Bu derste verilen iki temsil o derslerin bir hulasası gibidir. Ana hatlarıyla hatırlayacak olursak:

Küfür ve dalalet gözlüğüyle bakan insan, bu âlemi sahipsiz ve insanı da vazifesiz zanneder. Halbuki Kur’ânın bildirdiğine göre, her şey Allah’ı hamd ile tesbih etmekte ve onun verdiği fıtrî vazifeleri aksatmadan yapmaktadırlar. Bu memurlar kendi başlarına buyruk değil, “cünudullah”tırlar, yani Allah’ın askerleridirler. Yıldızlar da onun askeridirler, atomlar da. Mikroplar da onun emrindedirler, rüzgârlar, yağmurlar, yıldırımlar da.

Her şeyiyle Allah’a itaat eden ve onu tesbih eden şu kâinatın en mükemmel meyvesi olan insan da bu kaideden hariç olamaz. O da kendisine ilahi fermanlarla verilen vazifeleri büyük bir hassasiyetle yerine getirmekle mükelleftir.

Bu âlemde hiçbir şey kararında kalmayıp daima değişmekte, böylece yeni âlemler yaratılmakta, yeni misafirler dünyaya gelmektedir. Temsilde bu daimî değişim “kum denizi fırtınasına” benzetilmiştir. Bu fırtınayla bütün nutfeler bebek, yumurtalar civciv, çekirdekler ağaç olmakta, bütün çocuklar gençlik çağına sevk edilirken, bütün ihtiyarlar kabir âlemine göçmekte ve yerlerine yeni çekirdekler, ayrı nutfeler, başka yumurtalar ve farklı insanlar yaratılmaktadır.

İnsanlar hiçlik karanlığından değil, Allah’ın ilminden ve iradesinden geldikleri gibi, yine ölümle hiçliğe atılmayıp Üstadımızın ifadesiyle “bu dünyadan daha güzel bir âlem”e göç etmektedirler.

Dünya, kendi mamullerini kendi içinde tüketip mahveden bir fabrika değil, cennet ve cehenneme mahsuller gönderen bereketli bir tarladır. Hastalıklar ve musibetler de ahiret namına güzel meyveler verirler.

Âlemde çirkinlik yoktur. Her şey ya bizzat güzeldir yahut neticeleri itibariyle güzeldir. Hayat güzel olduğu gibi ölüm de güzeldir. Birincisiyle insan bu dünyaya adım atarken, ikincisiyle ahiret âlemine göç eder.

İnsan, sahipsiz ve hamisiz bir mahluk değildir. Ana rahmindeki bütün safhaları Allah’ın ilmi ve iradesiyle geçtiği gibi, dünya hayatının bütün devrelerini de yine onun rahmet ve inayetiyle tamamlar ve ahirete doğru yol alır.

Bu dersin sonunda ifade edildiği gibi “şu dünya, gayet kerîm bir zatın misafirhanesi, insanlar dahi onun misafirleri, memurları, istikbal dahi cennet gibi güzel, rahmet gibi şirin ve saadet-i ebediye gibi parlak”tır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 759
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...