"Müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o recül-i fâcir bilmelisin." Niçin müzekka değiliz, bu cümleyi nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Müzekka, kelime olarak temizlenmiş, pak edilmiş, ıslah edilmiş gibi manalara geliyor.

Müzekki-i Nefs ise, insanın manevi bir riyazet ve mücadele ile nefsini ıslah edip, tamamı ile kötülük yapmaktan arındırması ve artık nefsin şer işlemeye bir meylinin kalmama hâli olarak tarif edilmiştir. Bu mana tasavvufta nefs-i kâmile ile ifade edilmiştir.

Bütün kötülüklerden sıyrılıp manevi olgunluğa eren, kemalata ve yüksekliklere kavuşan nefse “nefs-i kâmile” denilmiştir. Bu mertebeye erişen bir kişinin bütün sıfatları güzeldir ve her hali ibadet sayılır. Nefs-i kâmile makamına gelen kişinin her hareketi taat ve ibadet üzeredir. Sözleri tatlı olup, ilim ve hikmet doludur. Onun yüzünü gören kişi, huzura kavuşur. Onu görenin kalbine Allah’ın zikri ve fikri gelir.

Bu manaya ayette şu şekilde işaret edilmiştir:

"Ey huzura eren nefis, sen Allah'tan ve o da senden razı olarak Rabb'ine dön!.. (Seçkin) kullarım arasına gir!.. Cennetime gir!.." (Fecr, 89/27-30)

"Nefs-i mutmainne", genelde Türkçeye "huzura eren nefis" olarak tercüme edilmiştir. Bu dereceye ulaşmış olan bir insan, Allah Resulunün (asm) getirdiği her emir ve ameli hak olarak kabul eder; Allah'ın dininin yasakladığından mecburen değil, seve seve kaçınarak uzak durur; Allah yolunda ne fedakârlık gerekiyorsa yapar; dünyanın İslam dışı lezzet ve menfaatlerinden mahrum kaldığı halde, onları özlemez ve tersine bu konuda kalbi mutmain olarak hak dini takip edip her türlü pisliklerden korunur. "Nefs-i mutmainne" dendiği zaman, bu vasıflara sahip olan insan akla gelir.(1)

"(...) sırrınca müzekkâ olmadığın için, belki sen kendini o recül-ü fâcir bilmelisin. Hizmetini, ubudiyetini, geçen nimetlerin şükrü ve vazife-i fıtrat ve farize-i hilkat ve netice-i san'at bil, ucüb ve riyadan kurtul."(2)

Bu cümlede nefsini bu makama çıkarmamış, yani nefsi tam ıslah edilmemiş kimselerin, daima nefsini kötülemesi ve ona fırsat vermemesi gerektiği vurgulanıyor. Bu husus ayette şu şekilde ifade edilmiştir:

"...Nefislerinizi temize çıkarmayın..." (Necm, 53/32)

Nefsin müzekka olabilmesi; ancak uzun ve meşakkatli bir terbiye ve manevi bir yolculuk ile mümkündür. Bu yüzden her önüne gelen “Ben nefsimi tezkiye ettim.” diyemez ve dememelidir.

Ucub konusuna da değinelim:

İnsanların en çok yanıldığı ve yoldan çıktığı konulardan birisi de kendini iyi ve üstün görerek ucba ve gurura kapılmasıdır. Ucb, insanın kendi ameline ve iyiliğine güvenmesidir.

Oysa Üstad'ın da ifade ettiği gibi insan daima kendini noksan, kusurlu ve facir bilmeli ve asla ameline güvenmemelidir. Salim olan budur.

İnsan kendini salih bilip ucb ve gurur gibi tehlikeli bir duruma düşeceğine, kendini noksan ve günahkâr bilip sürekli nedamet ve tövbe etse daha yerinde olur.

Üstad Hazretleri, Hazreti Abdulkadir Geylani’nin naz ve temeddüh makamına girdiğini şu şekilde ifade ediyor:

"Hazret-i Şeyh, veraset-i mutlaka noktasında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın kadem-i mübarekini omuzunda gördüğü için, kendi kademini evliyanın omuzuna o sırdan bırakıyor. Kasidesinde zahir görünen, temeddüh ve iftihar değil, belki tahdis-i nimet ve âli bir şükürdür. Yalnız bu kadar var ki, muhibbiyet makamı olan makam-ı niyazdan mahbubiyet makamı olan nazdarlık makamına çıkmış. Yani tarik-i acz ve fakrdan, meşreb-i aşk ve istiğraka girmiş. Ve kendine olan niam-ı azime-i İlahiyeyi yâd edip, bihakkın müftehirane şükretmiştir."(3)

Ama nefsini ıslah edememiş birisinin böyle davalara girmesi çok tehlikelidir. Çünkü nefis bu tarz övünmeleri kendi hesabına yapar, şımarır ve nihayetinde gurur ve kibre kapılır.

Dipnotlar:

1) bk. Muhammed b. Cerir et-Taberî, Camiul-Beyân fi Tevil`iAyil-Kur`an, Mısır 1954, XXX,190 vd.; Muhammed b. Ahmed el-Ensârî el-Kurtubî, el-Câmiuli Ahkâmil-Kur`an, Kahire 1967, XX, 57 vd.

2) bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz, Hatime.

3) bk. Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Sekizinci Lem'a.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 9.284
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)
nefsim temiz diyenin nefsini temizlememiş olduğu anlaşılırmı. hiç bir peygamber demişmidir böyle.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Ahval ve amellerine bakılır hali ve ameli bir Geylani bir İmam Rabbani gibi ise temiz denilebilir. Aksi halde temiz demekte büyük bir risk vardır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
serdar61
Recül facir kısmını anlayamadım.Günahkar anlamında mı kullanılmış.Yani günahkar anlamında kullanılmışsa mesela kişinin hiç günahı yoksa yani tevbe etmişse nasıl kendini hala facir görebilir.Mesela büyük evliyalar bile kendilerini çok kötü bilmişler.Ama kendilerine hep dikkat eden insanlar bu nasıl oluyor.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Günahsızlık ve hatasızlık fiilen mümkün değildir. Bu yüzden hiç kimse ben günahsız ve hatasızım dolayısı ile Recül facir kapsamına girmem diyemez derse bu şeytanın kibir ağına düşmüş demektir. Bir de günah ve gaflet göreceli olabilir. Peygamber Efendimiz bile günde yüz defa tövbe ettiğini ifade ediyor ise demek günah ve gafletin bir derecesinin salih insanlarda da olacağı anlaşılır. Mesela Peygamber Efendimiz bir önceki halini bir sonraki haline göre günah ve gaflet saymıştır. Ebrarın hasenatı mukarrebin seyyiatı gibidir ifadesi bu anlamdadır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
serdar61
Evet dediğinizi anladım.Yalnız şu nokta aklıma oturmadı.Biz kendimizi herkesten aşağı görmekle mecbur muyuz?Yani kendimizi günahkar biliyoruz ama ben kendimi iyi insanlardan aşağı görüyorum ama çok aşırı günah işleyenleri görünce bunu yapamıyorum.Açıklarmısınız.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Kendinizi herkesten aşağı görmeniz bir nefsi terbiye etme yöntemidir yoksa bire bir insanlar arası bir kıyas değildir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
serdar61
Benim anladığım kadarıyla kendini günahkar bilmek kendi iç dünyamızda yapılan bir şey çünkü başkalarıyla kendimizi kıyaslamaya kalkmaya kalkarsak suizan gibi ciddi hatalara düşebiliriz. Ama onun dışında insan tv de ister istemez bir çok kötü insanı görüyoruz ve yaptığı kötülükleri aşağılıyoruz.Yani kısacası ben bu yöntemin bu kısmını anlayamadım.mesela yezid misali zorba insanları gördüğümüzde onları kendimden aşağı görüyorum.Böyle haller mazur görülebilir mi.Bakış açımız nasıl olmalı.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Nefis cümleden edna vazife cümleden ala çizgisinde olmalı ve daima kendimizi Müminlerin en aşağısı olarak görmeliyiz.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...