"Niyet" ne demektir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Niyet denilince, aklımıza Allah rızası gelir. İbadetlerimize bu niyetle başlarız.

Rızaya ermek saadetten daha mühimdir. Zira saadet rızanın meyvesidir.

Nur Külliyatından Mesnevi-i Nuriye’de “Niyet, bir ruhtur. O ruhun ruhu da ihlastır.” buyrulur.

Amellerin görünen kısmı beden gibidir; niyet ise onun ruhudur. Beden ruhla hayata kavuştuğu gibi, ameller de niyet ile canlanır ve hayatlanırlar.

Niyetin ruhu da ihlastır. İbadetin sadece Allah rızası için yapılması, bir başka gaye gözetilmemesidir. Yapılan bütün hayırlı ve güzel işler birer beden ise, bunları hayatlandıran, değerli kılan da güzel niyettir. Güzel niyet sadece hayırlı ve güzel işlere hayat vermekle kalmaz, dünya işlerimizi de ibadet hükmüne getirir. Meselâ; “Namaz kılanın diğer mübah dünyevî amelleri, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü alır.”

Dünyaya “helal rızık kazanmak, aile fertlerine helal rızık yedirmek, başkasına muhtaç olmamak” için çalışmak güzel bir niyettir.

Gösteriş için, desinler için çalışmak güzel bir niyet olmadığından sahibine ahiret adına bir şey kazandırmadığı gibi, onu kibir ve gurura düşürmesi kuvvetli bir ihtimaldir.

“Allah suretlerinize ve mallarına değil, kalplerinize ve işlerinize bakar.” Bir kişi; “Benden bahsetsinler, hayır yapıyor desinler” düşüncesiyle cami veya okul yapsa, onun uhrevi sevabını alamaz. Desinlere talip olduğu için, yaptığın işin mükâfatı da desinlerdir. Niyet; yaptığımız işlerde, içimizde taşıdığımız gayeyi ifade eder. Allah, yaptığımız işe değil, taşıdığımız niyete göre mükâfat verecektir.

Başka biri halis bir niyetle, samimiyetle hayırlı bir iş yapmak ister ama imkânı yoktur. Yüce Allah onun o halis niyetini yapmış gibi kabul eder ve ona ahrette azim mükâfat verir. Bütün söz ve davranışlarımızda, esas olan Allah’ın rızasını gözetmektir.

Mesnevî-i Nuriye ‘den çokca sorulan bir mesele:

"...Niyet bir cihetle fıtrî ahvalin ölümüdür. Meselâ: Tevazua niyet onu ifsad eder, tekebbüre niyet onu izale eder..."

Verilen birinci misali, "insan mütevazi olmaya niyet edince o hal ortadan kalkar” şeklinde anlayamayız. Aynı şekilde ikinci cümleyi de, "insan kendinden kibri izale etmek istiyorsa tekebbüre yani kibirlenmeye niyet etsin" şeklinde yorumlayamayız.

Bu ifadelerin yer aldığı paragrafta vicdanî hükümlerden söz edilir. Demek oluyor ki, vicdanî bir mesele zaten ruhta yerini bulmuştur ve hükmünü icra etmektedir; onun için ayrıca bir niyet gerekmez. Eğer niyet edilirse, o vicdanî hüküm, gerçek mânâda, ruha hâkim olmamış demektir.

İnsan tevazuya niyet ediyorsa, bu kendisinde tevazunun bulunmadığındandır; "niyetin tevazuyu ifsat etmesi" böyle anlaşılabilir. Aynı şekilde, birisi tekebbüre (büyüklenmeye) niyet etmişse, bu niyet de onun büyük olmadığının delilidir.

Tevazu ve tekebbür birer fıtrî hâldir. Bunlara niyet edildiğinde, o fıtrî hâl ölür. Yani, o şahısta bu hâlin bulunmadığı ortaya çıkar.

Diğer vicdanî hükümler de bunlara kıyas edilebilir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
N
Okunma sayısı : 5.016
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...