Nur talebeleri; cehenneme hiç uğramadan direkt cennete mi gidecekler? İmanla göçülse de ceza çekilmeyecek mi? Bu konuda garanti var mı, şer'i açıdan mümkün mü?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Efendimiz (a.s.m)'in mübarek kızı Hz. Fatıma annemize yaptığı şu tehdit ve hikmet dolu açıklamayı, bu konuda anmak lazımdır:

“Ey Resulullah’ın kızı Fatıma! Sen de kendini Allah’tan satın almaya çalış; zira senin için de bir şey yapamam.” [bk. Buharî, Vesâyâ 11; Tefsir (26) 2; Müslim, İman 348-352]

İşte bu gibi İslam'ın gerçek ruhunu yansıtan ifadeler ortadayken, "Nur talebeleri cehennem ve azap görmeden direkt cennete gider." diye şeriat adına bir garanti vermek mümkün değildir. Şeriat adına garanti ancak ayet ve hadis ile olabilir, sahabe efendilerimizde olduğu gibi.

Üstad'ımız ayet ve hadislerden -belirli şartları haiz olursa- ahir zamanın mücahitlerinin ve sahabe mesleğinde gidenlerin imanla kabre gideceğine dair emare ve deliller serdediyor. Yine de bu gibi deliller Üstad'ımızın kanaatidir ki, isteyen katılmayabilir.

Zira ayet ve hadislerden birtakım kanaat ve içtihatlar çıkarılabilir ki, bu çıkaran kimsenin bir yorumu bir kanaati olabilir. Yoksa şahsi ve içtihadi bir kanaati, şeriatın bir emri ya da hükmü gibi göstermek doğru olmaz.

Yani Nur talebelerinin cennete gitmesi ve cehennem azabından kurtulması, Üstad'ımızın bir kanaati, bir içtihadı ve bir yorumudur. Şeriatın muhkem ve kesin bir hükmü değildir.

Sonuçta Risale-i Nur bir dava değil dava içinde kuvvetli bir burhandır. Bu nedenle Risale-i Nur'u aynı şeriat kabul edip herkesi buna uymaya davet etmek, yanlış bir tutum olur.

Üstad Hazretleri büyük bir evliya, müctehid ve müceddid olduğu için, elbette onun kanaat ve içtihatları değerli, isabetli ve kuvvetli bir kanaat vesilesi olabilir. Ama asla şeriatın yerine geçemez. Bu diğer âlim ve evliyalar için de geçerlidir. Şeriat ayet, hadis ve icma ile olabilir. Bir âlimin içtihat ve kanaati tek başına şeriatın yerine geçemez.

''Bir fikre davet cumhur-u ulemanın kabulüne vabestedir. Yoksa davet bid'attır, reddedilir.'' (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 25)

Cumhur-u ulemanın karşılığı icma demektir. İcma ise İslam âlimlerinin çoğunluğunun bir görüş üzerinde ittifak etmesi anlamına geliyor. Ve icma şeriatın Kur’an ve sünnetten sonra üçüncü delili üçüncü kaynağıdır.

Birisi kalkıp icmanın kabul ettiği görüş ve içtihadın aksini iddia ederse, aynen sünnete muhalefette olduğu gibi bidat ve dalalete girmiş olur.

İcma ümmetin ortak aklı, kolektif şuuru ve hata yapması neredeyse imkânsız olan bir müctehidi hükmünde olduğu için, icmaya muhalefet aynen sünnete muhalefet ile eşdeğerdir ve bidattir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin

Sonuçta Risale-i Nur bir dava değil dava içinde kuvvetli bir burhandır. Bu nedenle Risale-i Nur'u aynı şeriat kabul edip herkesi buna uymaya davet etmek, yanlış bir tutum olur. 

Üstad'ımız ayet ve hadislerden -belirli şartları haiz olursa- ahir zamanın mücahitlerinin ve sahabe mesleğinde gidenlerin imanla kabre gideceğine dair emare ve deliller serdediyor. Yine de bu gibi deliller Üstad'ımızın kanaatidir ki, isteyen katılmayabilir.

Üstadın bu noktada fikrine katılmayan yine Nur talebesi olabilir mi? Sonuçta Üstadın bu fikri Nur risalelerinde geçiyor? Biz de risalelerden istifade etmek için okuyoruz.

Risalelerin bir kısmını kabul edip, diğer kısmına katılmamak nasıl olabilir?

Biz Risale-i nuru anlayarak ve kabul ederek okuyoruz. Bu Nurun her düşüncesini kapsamıyor mu? 

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Risale-i Nuru kabul etmeyen Nur talebesi olamaz ama Müslümanlığı devam eder. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
karolin

Sonuçta Risale-i Nur bir dava değil dava içinde kuvvetli bir burhandır. Bu nedenle Risale-i Nur'u aynı şeriat kabul edip herkesi buna uymaya davet etmek, yanlış bir tutum olur.

O zaman herkesi risalelerin her meselesine uyalım diye söylemek fıtri değil. 

Kabul etmiyorsa da Müslümanlığı devam eder. 

 

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...