"O meşrep sahibi, âlem-i istiğrak ve sekirden âlem-i sahve girdiği vakit, o meşrebi beraber almamak gerektir ve o meşrebin muktezasıyla amel etmemek lazımdır. Hem, kalbî ve hâlî ve zevkî olan bu meşrebi, aklî ve kavlî ve ilmî sureti..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Güneş'e çıplak gözle bakan birisinin, bir müddet eşyayı görememesi normal bir durumdur. Lakin gözündeki kamaşma geçince etrafındaki varlıkları görmeye başlar. Gözündeki kamaşma geçtiği ve eşyayı gördüğü hâlde, hâlen "eşya yok" derse ve bunda ısrar ederse yanlış ve isabetsiz bir iddiada bulunmuş olur.
Güneş'in o muhteşem parlaklığı göze öyle bir tesir yapıyor ki, kişi başka varlıkları bir müddet fark edemiyor. İşte temsildeki güneşin gözü kamaştırması ve geçici bir şekilde görme kaybı yaşanması, istiğrak ve sekir hâli oluyor. Göz kamaşmasının geçip eşyayı görür hâle gelmesi ise, sahve oluyor, yani gözün normalleşmesi oluyor. Buna rağmen o kişi "eşya yoktur" derse, bu isabetsiz, indî ve hakikatten uzak bir iddia olur.
Vahdet-i vücud mesleği de sadece Allah’ın varlığına hasr-ı nazar eden birisinin diğer varlıkları fark edememesi hâlidir. Nasıl Güneş o muhteşem ışığı ile gözü tesiri altına alıp diğer varlıkların görünmesine mâni oluyorsa, aynı şekilde Allah’ın varlığına hasr-ı nazar eden birisi de zayıf ve çok perdelerden geçmiş varlıkları o anda göremiyor ve “La mevcuda illa hû” yani "Allah’tan başka hiçbir şey yoktur." diyor. Bu da tevhidde bir istiğraktır, yani Allah’ın zatında kaybolmak ve onda fenâ bulmak halidir, yoksa ilmî bir hakikat değildir. Şayet bu manevi istiğrak hâli, ilmî bir surete çevirmeye çalışırsak, diğer rükünleri inkâr manası çıkar. Bu sebeple “La mevcuda illa hû” demek, sadece manevi ve halî bir durumun dar ve kısır bir ifadesidir, ilmî bir hakikat değildir.
Lakin bu hâl geçici bir durumdur, kişi manevi sarhoşluktan çıkınca, "Allah’tan başka varlık yok." deyip eşyanın vücudlarını inkâr ederse, bu dalalet olur.
"Onun için, o meşrep sahibi, âlem-i istiğrak ve sekirden âlem-i sahve girdiği vakit, o meşrebi beraber almamak gerektir ve o meşrebin muktezasıyla amel etmemek lazımdır. Hem kalbî ve halî ve zevkî olan bu meşrebi, aklî ve kavlî ve ilmî suretine çevirmemektir." (Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü