"Pûşide olmasın, Sevr ve Hûtun kısas-ı meşhuresi, İslâmiyetin dahil ve tufeylîsidir. Râvisiyle beraber Müslüman olmuştur." İzah eder misiniz, "ravisiyle beraber Müslüman olmuş" derken ne kastediliyor?
Değerli Kardeşimiz;
"Pûşide olmasın, Sevr ve Hûtun kısas-ı meşhuresi, İslâmiyetin dahil ve tufeylîsidir. Râvisiyle beraber Müslüman olmuştur. İstersen, Mukaddeme-i Saliseye git, göreceksin, hangi kapıdan daire-i İslâmiyete dahil olmuştur."
"Amma, İbn-i Abbas'a olan nispetin ittisali ise: Dördüncü Mukaddemenin aynasına bak; o ilhakın sırrını göreceksin. Bundan sonra mervîdir: 'Arz, Sevr ve Hût üzerindedir.' Hadis olarak rivayet ediliyor."
"Evvelâ: Teslim etmiyoruz ki, hadistir. Zira, İsrailiyatın nişanı vardır."
"Saniyen: Hadis olsa da zaaf-ı ittisal için yalnız zannı ifade eden âhâddendir. Akideye dahil olmaz. Zira yakîn şarttır."(1)
Bu cümlede, hadisin sıhhat bakımından İsrailiyattan olma ihtimaline dikkat çekiliyor. Hatta cümlenin devamında, bu hadisin senet bakımından olsa olsa itikada konu olamayacak, bir ehad hadis olduğu açık bir şekilde ifade ediliyor.
İslam’ın temiz ve berrak kaynaklarına zamanla hariçten kirli ve bulanık sular karışmış ve Müslüman dünyasında bir taklit ve taassup sürecini başlatmıştır. Hariçten karışan kirli ve bulanık sular, daha ziyade aslı olmayan hikayeler Vehb bin Münebbih ve Kâbü'l-Ahbâr vesilesi ile İslam’a giren İsrailiyat olmuştur.
İsrâiliyyat, İsrâiliyye kelimesinin çoğuludur. Kelime İsraili bir kaynaktan aktarılan kıssa veya hadise manasındadır. İsrâil, kelimesi rivayetlere göre "Allah’ın kulu" anlamında Hz. Yakûb (as)'ın ismi veya lâkabıdır.
İslâm'a ve özellikle tefsire girmiş olan Yahudi, Hristiyan ve diğer dinlere ait kültür kalıntılarıyla, dinin gerek lehine ve gerekse aleyhine uydurulup Hz. Peygamber (a.s.m)'e ve sahâbe ve müteakip nesillere izafe edilen her türlü haber, İsrâiliyyat kelimesinin manası içine girer. Bu gibi haberler en çok Tevrat ve İsrâil kültüründen geldiği için, tegalüp / çoğunluk yolu ile bütün sonradan İslam’a girmiş haberlere İsrâiliyat denilmiştir.
İsrâiliyat, özellikle Vehb bin Münebbih ve Kâbü'l-Ahbâr gibi sonradan Müslüman olmuş makbul âlimlerin vasıtası ile İslam’a girmiştir. Kur’an, zikrettiği birçok hadise ve kıssaların detay kısımlarını müphem ve belirsiz bıraktığı için, bu gibi âlimler bu detay konuları eski malumatları olan Tevrat ve İncil gibi kitaplarla izah etmişlerdir. Böylelikle bu gibi malumatlar İslam dairesine girmiş oluyor “Râvisiyle beraber Müslüman olmuştur.” cümlesi de bu anlamdadır.
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Usuru'l-Hakikat), On İkinci Mukaddime.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (17. Bölüm).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar