Sahranın cehenneme, Mısır’ın o zamanki durumunun ise cennete benzetilmesini, ayrıca o zamanda ziraatın kutsal görülerek "bakar"ın ve "sevr"in mabud derecesine çıkarılmasını biraz açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Mısır kıtası, kumistan olan Sahra-yı Kebir’in bir parçası olduğundan Nil-i Mübarek’in feyziyle gayet mahsuldar bir tarla hükmüne geçtiğinden o cehennem-nümun sahra komşuluğunda şöyle cennet-misal bir mevki-i mübareğin bulunması, felahat ve ziraatı ahalisinde pek mergub bir surete getirmiş. Ve o sekenenin seciyesine öyle tesbit etmiş ki ziraatı kudsiye ve vasıta-i ziraat olan 'bakar'ı ve 'sevr'i mukaddes, belki mabud derecesine çıkarmış. Hatta o zamandaki Mısır milleti sevre, bakara ibadet etmek derecesinde bir kudsiyet vermişler..."(1)
Büyük bir kum denizi olan Büyük Sahranın kuzey kısmında ve bitişiğinde bulunan Mısır, Nil Nehrinin bereketiyle bir ziraat ülkesi haline gelmiş, kumların komşuluğundaki ekinler ve çimenler bir cennet gibi olmuştur (Arapçada bahçeye cennet denilmektedir.).
Mısır’ın güneyinde bulunan beldeler sıcaktan, susuzluktan ve yiyecek sıkıntısından inlerken, Mısırlıların bir cennet hayatı yaşamasını, o zamanki Mısır halkı ziraata ve onun vazgeçilmez parçası olan "bakar"a mal etmişlerdi.
Nur Külliyatı'nda güzelce ifade edildiği gibi “Fıtrat-ı beşeriyede cemâle karşı bir muhabbet ve kemâle karşı perestiş etmek ve ihsana karşı sevmek vardır.” Ne yazık ki, o zamanın Mısır halkı, bu muhabbet, meftuniyet ve şükür duygularını Mısır’ı da Nil’i de bakarı da yaratan Allah’a vermek yerine, putperestliğin bir başka şeklini benimseyerek bakara tapmışlar ve ona kudsiyet vermekle şirkin bataklığına düşmüşlerdir.
Hz. Musa (as.) o perişan ruhlu insanlara hak ve hakikati öğretmek, onları şirkten vazgeçirip kalplerine tevhid inancını yerleştirmek üzere büyük bir gayretin içine girmiştir.
Firavun’u ilah tanıyan Kıptiler, onun zulmünden korkarak Hz. Musa’dan uzak durmuşlardır. Bu yüzden Hz. Musa (as.) tevhid dinini o zaman Mısır’da yerleşmiş bulunan İsrailoğulları içinde yaymaya çalışmıştır. Kardeşi Hz. Harun ile birlikte verdikleri bu tevhid mücadelesiyle birçok kimseyi şirkten kurtarmaya vesile olmuşlardır.(2)
Dipnotlar:
1) bk. Sözler, Yirminci Söz, Birinci Makam.
2) Bakar “öküz”, bakara, “dişi sığır, inek”, sevr ise “öküz, boğa” demektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü