"Sabık Harb-i Umumî çalkalamasıyla o mübarek yağı alındı, yağı alınmış bir ayrana döndü. Yeni Said dahi Eski Said’e muhalefet edip mücahedesine döndü." Buradaki teşbihi açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Eski Said'in İttihat-Terakki komitesine şiddet-i muhalefetiyle beraber, onların hükûmetine ve bilhassa orduya karşı tarafgirane yüksek takdiratı ve iltizamları ise bir hiss-i kable'l-vuku ile -yağı içinde bulunan- o cemaat-i askeriyede ve o cemiyet-i milliyede bir milyona yakın ve evliya mertebesinde olan şüheda, altı yedi sene sonra tezahür edeceğini hissetmiş. İhtiyarsız olarak meşrebine muhalif onlara dört sene tarafgir bulunmuş. Sâbık Harb-i Umumî çalkamasıyla o mübarek yağı alındı, yağı alınmış bir ayrana döndü. Yeni Said dahi Eski Said'e muhalefet edip yine mücahedesine döndü."(1)
Osmanlı Birinci Dünya savaşı sırasında İttihat-Terakki komitesi tarafından idare ediliyordu. Üstad İttihat-Terakki komitesinin idare şeklini şiddetli bir şekilde tenkid ediyordu.
Lakin İttihat-Terakki komitesinin emrinde olan hürriyetin teminatı hükmündeki hükümete ve orduya karşı da yüksek bir takdir içinde idi. Üstad'ın orduya olan bu takdirinin sebebi, bunların içerisinde olan yüksek ve şerefli bir ruhtan dolayı idi. İleride bu ordunun din ve vatan için muhtelif cephelerde (Çanakkale'de 250.000 şehidin verilmesi gibi) şehid olacaklarını kalben hissetmesidir.
“-Yağı içinde bulunan - o cemaat-i askeriyede ve o cemiyet-i milliyede bir milyona yakın ve evliya mertebesinde olan şüheda, altı yedi sene sonra tezahür edeceğini hissetmiş” cümlesinde de bu takdirin sebebi açıkça izah edilmektedir.
Ayran çalkalandığında içindeki çok kıymetli yağı yüzüne çıkar. Birinci Dünya savaşı esnasında Osmanlı ordusundan bir milyona yakın şehidin çıkması ayranın yağına benzetiliyor. Yani “yağı içinde” tabiri, bir teşbihtir. İçinden bir milyon şehid / evliya çıkacak olan bir orduyu takdir etmemek mümkün değildir.
Yağı içinden çıkan ve yavan ayrana dönen orduyu elinde bulunduranlar da daha sonra Cumhuriyeti kurup, din aleyhine çalışmaya başlayınca Yeni Said de manevî mücahedesine ağırlık verdi...
(1) bk. Kastamonu Lâhikası, 49. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü