Sebeplerin zahiri birer perde olduğunu misallerle izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Sebepler icad ediyor." diyenler, materyalist ve determinist felsefenin şakirtleridir. Bu felsefeye göre kâinatta her şey sebeplerin tasarrufunda ve idaresindedir. Onlar, Allah’ın kâinat üzerindeki tedbir ve tasarrufunu inkâr edip, sebepleri ilahlaştırıyor ve neticeyi sebeplerden biliyorlar. Tıpkı müşriklerin putlara tapması gibi, bunlar da sebepleri ilahlaştırıp ona tapıyorlar. Günümüzde maddeci felsefenin savunduğu en son ve en geniş fikir tabiat fikridir.
Bu batıl ve hakikatsiz fikirler Risale-i Nur’un birçok yerinde kat’î deliller ile çürütülüyor. Üstad Hazretleri sebepleri inkâr etmiyor, onların birer perde olduğunu izah ediyor. Sebepler neticeleri yaratmıyor, sadece varlıkların meydana gelmesine vesile oluyorlar.
Allah kâinatta birçok işleri sebepler vasıtası ile icra ediyor. Bu yüzden, kâinatta sebepler bir sünnetullah ve adetullah nev’inden sabit ve daimîdirler. Allah bu nizamını bozmuyor, sürekli ve devamlı yapıyor. Zaten determinist olan tabiat felsefesini aldatan da bu kanunların ve sebeplerin istikrar ve devamlılığıdır. Yani aynı neticenin aynı sebeple sürekli beraber olmaları insanların ekserisini yanıltmıştır. Hâlbuki ağaç elmanın, arı balın ve inek sütün yaratıcısı olamaz.
Bütün sebepler mahlûkturlar. Her mahlûk gibi onlar da mümkün grubuna dâhildirler. Olup olmamaları müsavidir. Allah’ın irade etmesiyle yokluktan kurtulup varlık sahasına çıkmışlardır. Bu noktada, yâni mümkün olma noktasında sebeplerin hepsi aynıdır, eşittirler. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur.
Hâlbuki sebep dedikleri cansız, şuursuz, ilimsiz ve iradesiz şeylerdir. Zahiren sebeplerden husule gelen neticeler ise gayet san’atlı ve mükemmeldir. Böyle mükemmel bir neticeyi aciz, şuursuz ve ilimsiz sebeplerden bilmek cehaletin en çirkinidir.
Kâinat ve unsurları arasında açıkça görülen yardımlaşma, dayanışma gibi fiiller, kâinatı parçalanmaz ve bölünmez bir bütün haline getiriyor. Bu fiiller sayesinde bir fabrika gibi çalışan kâinat; hayat sahiplerine hizmet ediyor.
Mesela, bir elmanın yaratılması için, kâinatın bütün çarklarının ve unsurlarının bir fabrika gibi işlemesi gerekiyor. Güneş, su, hava, toprak, elementler, hassas bir nizamla, mütenasib ve ölçülü bir şekilde beraber hareket etmeden o elma var olamaz ve varlığını devam ettiremez. Öyle ise bir elmanın vücut bulması için bütün kâinata ve sebeplere hükmetmek iktiza ediyor.
Demek hayat kimin ise hayata hizmet eden kâinat da onundur. Güneşin basit bir elmaya boyun eğip ona hizmetkârlık etmesi, Allah’ın kâinat üstündeki Rububiyet ve tasarrufunu, tedbir ve terbiyesinin her şeyi ihata ettiğini ilan ve ispat ediyor.
Bir meyvenin vücut bulma safhasında sebepler sadece perdedir, hakiki mânada hiçbir müdahaleleri ve tesirleri yoktur. Ağacın bütün planını çekirdeğine yerleştiren, onu Fettah ismi ile açıp ağaç haline getiren ve başında meyve bitiren Allah’tır. Zerreden yıldızlara kadar her şey Allah’ın kudreti ile ayakta durur, vazifesini onunla ifa eder. Onun kudreti ve iradesi olmadan hiçbir şey hareket edemez.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü