Lem'alar
İçerikler
-
''Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hâdiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil!'' ifadesindeki “işler ve hadiseler” nelerdir; sebepleri hep madde olarak mı algılamalıyız?
-
"Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor." İzah eder misiniz, “kalem dairesi” ne demektir?
-
"İzzet ve azamet perdeyi iktiza eder." ne demektir? "İzzet" ve "azamet" aynı mı; varsa aralarındaki farkı açıklayabilir misiniz?
-
"İzzet ve azamet perdeyi iktiza eder." ve "Esbab, ancak kudretin izzetini, rububiyetin haşmetini izhar için vaz'edilmiş birtakım vasıtalardır." cümlelerini birlikte izah eder misiniz?
-
"Evet, Sultan-ı Ezelînin memurları vardır, ama icraatçıları değillerdir ki, saltanat ve rububiyetinde ortak olsunlar. Ancak o memurların vazifesi dellâllıktır ki, kudretin icraatını ilân ediyorlar. Veya o memurlar, nâzır müşahitlerdir." İzah eder misiniz?
-
"Ancak o memurların vazifesi dellâllıktır ki, kudretin icraatını ilân ediyorlar." ile "Çünkü kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor." cümlelerini nasıl anlayacağız, sebepler dellal mı, kusurlu mu?
-
"Veya o memurlar, nâzır müşahitlerdir ki, gördükleri evâmir-i tekviniyeye karşı yaptıkları itaat ve inkıyad ile istidatlarına göre bir nevi ibadet yapmış olurlar." Bu cümleyi nasıl anlamalıyız?
-
Sebeplerin hem ilan edici hem de memur olmasını misallerle izah eder misiniz?
-
"Esbab, ancak ve ancak kudretin izzetini, rububiyetin haşmetini izhar için vaz edilmiş birtakım vasıtalardır." cümlesini izah eder misiniz?
-
Sebeplerin zahiri birer perde olduğunu misallerle izah eder misiniz?
-
"İşte o şekva ve şikâyetlerin hedefini değiştirmek için esbab vaz edilmiştir. Çünkü kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Evet, izzet ve azamet isterler ki, esbab, perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında. Tevhid ve ehadiyet isterler ki, esbab ellerini çeksinler, tesir-i hakikiden." Açıklar mısınız, insan müessir değilse neden mes'ul oluyor?
-
"Taklidî ve tahkikî iman" şeklinde bir sınıflandırma yapılır. Tevhid için de "amiyane ve hakiki tevhid" şeklinde bir sınıflandırma yapılıyor. İkisi de aynı mânaya gelmiyor mu; değil ise farkı nedir?
-
"Ve bu sayede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar." İzah eder misiniz?
-
"Ve pek çok şeyler dahi bir şey-i vahide emr-i Rabbâniyle inkılâp ederler. Meselâ, su, bir şey-i vahid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah'ın izniyle menşe olur..." cümlelerini açar mısınız?
-
"Bir şeyden çok şeyleri îcad edip çıkartmak ve çok şeyleri bir şeye tahvil etmek, ancak her şeyi halk eden ve her şeyi yapan Sânia mahsus bir sikkedir." İzah eder misiniz?
-
"Sayısız hâtemlerden canlı mahlûkata vaz’ edilen hayat hâtemine bakınız. Evet, canlı bir mahlûk, câmiiyeti itibarıyla, kâinata küçük bir misaldir, şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir..." ifadesini açıklar mısınız?
-
"Cenâb-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini derc etmiştir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"İnsanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hafızasında tarih-i hayatını taallûkatıyla beraber yazan, ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir." Ne demektir?
-
"Kezalik, Şems-i Ezelînin de bütün canlı mahlûkatta ihya ve nefh-i hayat cihetiyle bir tecellî-i ehadiyeti vardır ki..." Burada neden "ehadiyet" seçilmiş, izah eder misiniz?
-
"Şems-i Ezelî'nin şualar menzilesinde olan tecelli-i esmasının nokta-i merkeziyesi olan hayat" ifadesini izah eder misiniz?
-
"... O habbe, tohumu olacak cismin bütün eczasıyla münasebettar olduğu gibi, nev’iyle, yani ebnâ-yı cinsiyle de ve bütün mevcudatla da münasebetleri vardır." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Bir kitap el yazısıyla yazılırsa, yalnız bir adama ve bir kaleme ihtiyaç vardır. Fakat matbaada basılırsa, kalem işini gören pek çok demir kalemler lâzımdır..." Bu misali izah eder misiniz?
-
"Meşhur Hebenneka gibi ahmaklaşan bir adam dahi Sâni-i Zülcelâlin inkârına gitmemek gerektir..." Hebenneka Kimdir?
-
"Cenâb-ı Hak, bütün cüz ve cüz’îlerde sikke-i mahsusasını ve bütün küll ve küllîlerde has hâtemini vaz’ ettiği gibi, aktar-ı semâvat ve arzı, hâtem-i vahidiyetle ve mecmu-u kâinatı sikke-i ehadiyetle mühürlemiştir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"İhya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki hâtem-i İlâhîye bakınız ki, pek çok garip garip haşirleri, acip acip neşirleri göresiniz!" cümlesini izah eder misiniz?
-
"Haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade edilen emsal aralarındaki misliyet o kadar ayniyete karibdir ki, hemen hemen, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayrıdır denilebilir." İzah eder misiniz?
-
"İşte, birbirine muhalif, nihayet derecede karışık olan o envâ-ı kesireyi kemâl-i imtiyazla ihya etmek ve hatasız, haltsız, galatsız olarak mümtazâne iade etmek, nihayetsiz bir kudrete ve muhit bir ilme sahip..." İzah eder misiniz?
-
"Evet, semadaki ecram ve yıldızların birbirine ve arza verdikleri ziya, hararet, bilhassa arza yaptıkları sair yardımlarını görüyorsunuz." Arz ve sema arasındaki muavenet hakkında bilgi verir misiniz?
-
"Bulut da kendi fabrikalarında lâzım gelen ameliyatı yaptıktan sonra buz, kar, yağmur şeklinde iade ediyor." Burada yağmurun tarifinde geçen "ameliyat" ifadesi ne anlamda kullanılmıştır?
-
"Gıda olarak mahlûkata, bilhassa hayvanata taksim edilen rızıklara dikkat lâzımdır ki, bu rızık vakt-i muayyeninde yetişir, vakt-i ihtiyaçta sevk edilir." cümlesini misal vererek izah eder misiniz?
-
"Bakınız, âlem-i arz ve bütün cüz’iyat üstünde hâtem-i ehadiyet bulunduğu gibi, dağınık neviler ve muhit unsurlar üstünde de aynen o hâtem-i ehadiyet bulunur. Evet, bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür." İzahı?
-
"Tek bir semereyle semeredar şecerenin yaratılışındaki suubet ve suhulet birdir." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Pek çok semereleri olan bir ağaç yed-i vâhide, tek bir semerenin yapılışı da eyâdi-i kesireye tevdi edildiği zaman, her iki tarafın yapılışları suhuletçe bir olur. Ve aralarında yaratılışça fark yoktur." Açar mısınız?
-
"Ve keza bir kitabın bin nüshasıyla bir nüshasının ücreti matbaaca birdir. Bazen da tek bir nüshanın tab'ı daha fazla bir ücrete tâbi tutulur." Bin nüsha bir nüshadan daha pahalı değil mi?
-
"Bir nev’in efradı arasındaki tevafuk ve bir cinsin envâı arasında âzâ-yı esasiyede bulunan müşabehet..." cümlesini devamıyla izah eder misiniz?
-
"Kezalik, inşa ve icadlarda görünen şu suhulet-i mutlaka, bütün mevcudatın bir Sâni-i Vâhidin eseri olduğunu, vücub derecesinde istilzam ediyor. Aksi halde, suubet, güçlük öyle bir derece-i imtinâ ve muhaliyete çıkacaktır..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Hayat, Hâlık'ın ehadiyetine bürhan olduğu gibi mevt de devam ve bekasına bir delildir." Burada neden ehadiyet denilmiş?
-
Senevî inkilablarda, esbab ve müsebbebatın birlikte ölmesini misalle izah eder misiniz?
-
"Zerrelerden tut, seyyarelere kadar ve nakışlardan şemslere varıncaya kadar her şey zatında, hakikatinde sabit olan acz ve fakrın lisan-ı haliyle Sâniin vücub-u vücudunu ilân eder." cümlesini izah edip, iki şahit hakkında bilgi verir misiniz?
-
"Mevcudat, Cenâb-ı Hakkın vücub-u vücud ve vahdetine şehadet ettiği gibi, celâlî, cemâlî, kemâlî olan cemî sıfâtına da delâlet etmekle..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
Şuûnatın, sıfat ve fiil ile nasıl bir münasebeti vardır?
-
"Kezalik, kâinatta görünen âsârın kemâli, hadsî bir müşahedeyle, ef’âlin mükemmeliyetine, ef’âlin kemâli de fâilin kemâl-i esmâsına, esmânın kemâli sıfâtın kemâline, sıfâtın kemâli şuûnat-ı zâtiyenin kemâline,.." İzah eder misiniz?