Lem'alar

İçerikler


  1. ''Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hâdiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil!'' ifadesindeki “işler ve hadiseler” nelerdir; sebepleri hep madde olarak mı algılamalıyız?

  2. "Demek, daire-i esbab, hükûmetin kalem dairesi hükmündedir ki, yukarıdan gelen emirlerin tebliğatı o daireden yapılıyor." İzah eder misiniz, “kalem dairesi” ne demektir?

  3. "İzzet ve azamet perdeyi iktiza eder." ne demektir? "İzzet" ve "azamet" aynı mı; varsa aralarındaki farkı açıklayabilir misiniz?

  4. "İzzet ve azamet perdeyi iktiza eder." ve "Esbab, ancak kudretin izzetini, rububiyetin haşmetini izhar için vaz'edilmiş birtakım vasıtalardır." cümlelerini birlikte izah eder misiniz?

  5. "Evet, Sultan-ı Ezelînin memurları vardır, ama icraatçıları değillerdir ki, saltanat ve rububiyetinde ortak olsunlar. Ancak o memurların vazifesi dellâllıktır ki, kudretin icraatını ilân ediyorlar. Veya o memurlar, nâzır müşahitlerdir." İzah eder misiniz?

  6. "Ancak o memurların vazifesi dellâllıktır ki, kudretin icraatını ilân ediyorlar." ile "Çünkü kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor." cümlelerini nasıl anlayacağız, sebepler dellal mı, kusurlu mu?

  7. "Veya o memurlar, nâzır müşahitlerdir ki, gördükleri evâmir-i tekviniyeye karşı yaptıkları itaat ve inkıyad ile istidatlarına göre bir nevi ibadet yapmış olurlar." Bu cümleyi nasıl anlamalıyız?

  8. Sebeplerin hem ilan edici hem de memur olmasını misallerle izah eder misiniz?

  9. "Esbab, ancak ve ancak kudretin izzetini, rububiyetin haşmetini izhar için vaz edilmiş birtakım vasıtalardır." cümlesini izah eder misiniz?

  10. Sebeplerin zahiri birer perde olduğunu misallerle izah eder misiniz?

  11. "İşte o şekva ve şikâyetlerin hedefini değiştirmek için esbab vaz edilmiştir. Çünkü kusur onlardan çıkıyor, onların kabiliyetsizliğinden ileri geliyor." cümlesini açıklar mısınız?

  12. "Evet, izzet ve azamet isterler ki, esbab, perdedar-ı dest-i kudret ola aklın nazarında. Tevhid ve ehadiyet isterler ki, esbab ellerini çeksinler, tesir-i hakikiden." Açıklar mısınız, insan müessir değilse neden mes'ul oluyor?

  13. "Taklidî ve tahkikî iman" şeklinde bir sınıflandırma yapılır. Tevhid için de "amiyane ve hakiki tevhid" şeklinde bir sınıflandırma yapılıyor. İkisi de aynı mânaya gelmiyor mu; değil ise farkı nedir?

  14. "Ve bu sayede huzurî bir tevhid melekesi mâliki olurlar ki, dalâlet ve evhamın taarruzundan kurtulurlar." İzah eder misiniz?

  15. "Ve pek çok şeyler dahi bir şey-i vahide emr-i Rabbâniyle inkılâp ederler. Meselâ, su, bir şey-i vahid iken pek çok uzuvlara, cihazlara Allah'ın izniyle menşe olur..." cümlelerini açar mısınız?

  16. "Bir şeyden çok şeyleri îcad edip çıkartmak ve çok şeyleri bir şeye tahvil etmek, ancak her şeyi halk eden ve her şeyi yapan Sânia mahsus bir sikkedir." İzah eder misiniz?

  17. "Sayısız hâtemlerden canlı mahlûkata vaz’ edilen hayat hâtemine bakınız. Evet, canlı bir mahlûk, câmiiyeti itibarıyla, kâinata küçük bir misaldir, şecere-i âleme güzel ve tatlı bir meyvedir..." ifadesini açıklar mısınız?

  18. "Cenâb-ı Hak o nüvede pek çok âlemlerin örneklerini derc etmiştir." cümlesini izah eder misiniz?

  19. "İnsanın kalbini binlerce âlemlere örnek ve pencere yapan ve beşerin kuvve-i hafızasında tarih-i hayatını taallûkatıyla beraber yazan, ancak ve ancak her şeyi yaratan Hâlık olabilir." Ne demektir?

  20. "Kezalik, Şems-i Ezelînin de bütün canlı mahlûkatta ihya ve nefh-i hayat cihetiyle bir tecellî-i ehadiyeti vardır ki..." Burada neden "ehadiyet" seçilmiş, izah eder misiniz?

  21. "Şems-i Ezelî'nin şualar menzilesinde olan tecelli-i esmasının nokta-i merkeziyesi olan hayat" ifadesini izah eder misiniz?

  22. "... O habbe, tohumu olacak cismin bütün eczasıyla münasebettar olduğu gibi, nev’iyle, yani ebnâ-yı cinsiyle de ve bütün mevcudatla da münasebetleri vardır." cümlesini açıklar mısınız?

  23. "Bir kitap el yazısıyla yazılırsa, yalnız bir adama ve bir kaleme ihtiyaç vardır. Fakat matbaada basılırsa, kalem işini gören pek çok demir kalemler lâzımdır..." Bu misali izah eder misiniz?

  24. "Meşhur Hebenneka gibi ahmaklaşan bir adam dahi Sâni-i Zülcelâlin inkârına gitmemek gerektir..." Hebenneka Kimdir?

  25. "Cenâb-ı Hak, bütün cüz ve cüz’îlerde sikke-i mahsusasını ve bütün küll ve küllîlerde has hâtemini vaz’ ettiği gibi, aktar-ı semâvat ve arzı, hâtem-i vahidiyetle ve mecmu-u kâinatı sikke-i ehadiyetle mühürlemiştir." cümlesini izah eder misiniz?

  26. "İhya ve nefh-i ruh keyfiyetindeki hâtem-i İlâhîye bakınız ki, pek çok garip garip haşirleri, acip acip neşirleri göresiniz!" cümlesini izah eder misiniz?

  27. "Haşir ve neşirlerin ekserîsinde, iade edilen emsal aralarındaki misliyet o kadar ayniyete karibdir ki, hemen hemen, dirilen evvelkinin ne aynı ve ne gayrıdır denilebilir." İzah eder misiniz?

  28. "İşte, birbirine muhalif, nihayet derecede karışık olan o envâ-ı kesireyi kemâl-i imtiyazla ihya etmek ve hatasız, haltsız, galatsız olarak mümtazâne iade etmek, nihayetsiz bir kudrete ve muhit bir ilme sahip..." İzah eder misiniz?

  29. "Evet, semadaki ecram ve yıldızların birbirine ve arza verdikleri ziya, hararet, bilhassa arza yaptıkları sair yardımlarını görüyorsunuz." Arz ve sema arasındaki muavenet hakkında bilgi verir misiniz?

  30. "Bulut da kendi fabrikalarında lâzım gelen ameliyatı yaptıktan sonra buz, kar, yağmur şeklinde iade ediyor." Burada yağmurun tarifinde geçen "ameliyat" ifadesi ne anlamda kullanılmıştır?

  31. "Gıda olarak mahlûkata, bilhassa hayvanata taksim edilen rızıklara dikkat lâzımdır ki, bu rızık vakt-i muayyeninde yetişir, vakt-i ihtiyaçta sevk edilir." cümlesini misal vererek izah eder misiniz?

  32. "Bakınız, âlem-i arz ve bütün cüz’iyat üstünde hâtem-i ehadiyet bulunduğu gibi, dağınık neviler ve muhit unsurlar üstünde de aynen o hâtem-i ehadiyet bulunur. Evet, bir tarlaya tohum ekilmesinden anlaşılıyor ki, o tarla tohum sahibinin mülküdür." İzahı?

  33. "Tek bir semereyle semeredar şecerenin yaratılışındaki suubet ve suhulet birdir." cümlesini açıklar mısınız?

  34. "Pek çok semereleri olan bir ağaç yed-i vâhide, tek bir semerenin yapılışı da eyâdi-i kesireye tevdi edildiği zaman, her iki tarafın yapılışları suhuletçe bir olur. Ve aralarında yaratılışça fark yoktur." Açar mısınız?

  35. "Ve keza bir kitabın bin nüshasıyla bir nüshasının ücreti matbaaca birdir. Bazen da tek bir nüshanın tab'ı daha fazla bir ücrete tâbi tutulur." Bin nüsha bir nüshadan daha pahalı değil mi?

  36. "Bir nev’in efradı arasındaki tevafuk ve bir cinsin envâı arasında âzâ-yı esasiyede bulunan müşabehet..." cümlesini devamıyla izah eder misiniz?

  37. "Kezalik, inşa ve icadlarda görünen şu suhulet-i mutlaka, bütün mevcudatın bir Sâni-i Vâhidin eseri olduğunu, vücub derecesinde istilzam ediyor. Aksi halde, suubet, güçlük öyle bir derece-i imtinâ ve muhaliyete çıkacaktır..." Devamıyla izah eder misiniz?

  38. "Hayat, Hâlık'ın ehadiyetine bürhan olduğu gibi mevt de devam ve bekasına bir delildir." Burada neden ehadiyet denilmiş?

  39. Senevî inkilablarda, esbab ve müsebbebatın birlikte ölmesini misalle izah eder misiniz?

  40. "Zerrelerden tut, seyyarelere kadar ve nakışlardan şemslere varıncaya kadar her şey zatında, hakikatinde sabit olan acz ve fakrın lisan-ı haliyle Sâniin vücub-u vücudunu ilân eder." cümlesini izah edip, iki şahit hakkında bilgi verir misiniz?

  41. "Mevcudat, Cenâb-ı Hakkın vücub-u vücud ve vahdetine şehadet ettiği gibi, celâlî, cemâlî, kemâlî olan cemî sıfâtına da delâlet etmekle..." Devamıyla izah eder misiniz?

  42. Şuûnatın, sıfat ve fiil ile nasıl bir münasebeti vardır?

  43. "Kezalik, kâinatta görünen âsârın kemâli, hadsî bir müşahedeyle, ef’âlin mükemmeliyetine, ef’âlin kemâli de fâilin kemâl-i esmâsına, esmânın kemâli sıfâtın kemâline, sıfâtın kemâli şuûnat-ı zâtiyenin kemâline,.." İzah eder misiniz?

Yükleniyor...