İkinci Mesele-i Mühimme
İçerikler
-
On Sekizinci Mektub'un İkinci Mesele-i Mühimmesi hakkında bilgi verir misiniz? "Vahdet-i vücut" ile "vahdet-i şuhut" mesleği arasındaki fark nedir?
-
Üstad Risalelerde "vahdetu’l-vücud" meselesini de nazara veriyor ve mühim bir mevzu olarak izah ediyor. Fakat günümüzde, ehl-i tasavvufta bu meşrebi sarihan tatbik edenleri göremiyoruz. Üstad Hazretleri bu meselenin üzerinde neden ehemmiyetle durmuş?
-
"İşte şu meşrep sahibi, eğer maddiyattan ve vesaitten tecerrüt etmiş ve esbap perdesini yırtmış bir ruh ise, istiğrakkârane bir şuhuda mazhar ise, vahdetü’l-vücuttan değil, belki vahdetü’ş-şuhuttan neşet eden..." Açıklar mısınız?
-
"Vahdetü’l-vücut meselesinde: Yoksa, esbab içinde dalmış ise, maddiyata mütevağğıl ise, vahdetü’l-vücut demesi, kâinat hesabına Allah’ı inkâr etmeye kadar çıkar." İzah eder misiniz?
-
"Eşyanın hakikati sabittir." ifadesini açıklar mısınız?
-
"Çünkü hadisat ayn-ı kadim olamaz" ve "Belki ayineleri, daireleri hakiki olmazsa, hayali ademi dahi olsa, onlara zarar etmez, belki vücud-u hakikinin ayinesinde vücud-u rengi olmazsa daha ziyade safi ve parlak olur." ifadeleri ne demek istiyor?
-
"Şimdi, biri çıksa, dese ki, 'O padişah yalnız hâkim-i âdildir; devâir-i adliyeden başka daire yok.' O vakit, bilmecburiye, adliye memurları içinde,.." İzah eder misiniz?
-
"Hakiki isimler ise hakiki daireleri istiyor ve iktiza ediyorlar." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Saltanat-ı uluhiyet, Rahman, Rezzak, Vehhab, Hallâk, Fa’âl, Kerim, Rahim gibi pek çok esma-i mukaddeseyi hakiki olarak iktiza ediyor..." İzah eder misiniz?
-
"Belki ayineleri, daireleri hakiki olmazsa, hayali, ademi dahi olsa, onlara zarar etmez. Belki vücud-u hakikinin ayinesinde vücut rengi olmazsa, daha ziyade safi ve parlak olur." İzah eder misiniz?
-
Hz. Muhyiddin Hazretleri Allah'ın bazı esmasını tanımada yetersiz kalmış. "Fakat, Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimleri ise, tecellileri hakiki olmuyor..." Bu ifadelere göre biz, bazı isimlerle Allah'ı İbni Arabi'den daha mı çok tanıyoruz?
-
"Varlıkların sabit birer hakikati vardır." ifadesini nasıl anlamalıyız, bu söz bir ayete veya hadise dayanıyor mu?
-
“Cenâb-ı Hakk’ın bütün esmasıyla hakiki bir surette tecelliyatı var. Bütün eşyanın, onun icadıyla bir vücud-u arızisi vardır. Ve o vücud çendan Vacibü’l-Vücud’un vücuduna nisbeten gayet zayıf ve kararsız bir zıll, bir gölge,.." İzah?
-
"Esma-i ilahiyenin her biri ayrı ayrı birer ayine ister." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Cadde-i kübra, elbette velayet-i kübra sahipleri olan sahabe ve asfiya ve tâbiîn ve Eimme-i Ehl-i Beyt ve eimme-i müçtehidînin caddesidir ki, doğrudan doğruya Kur’an’ın birinci tabaka şakirtleridir." İzah eder misiniz?