"Şimdi, biri çıksa, dese ki, 'O padişah yalnız hâkim-i âdildir; devâir-i adliyeden başka daire yok.' O vakit, bilmecburiye, adliye memurları içinde, hakikî değil, itibarî bir surette,.." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Rahman, Rezzak, Kahhar, Cebbar, Hallak gibi isimler, ancak mahlukatın yaratılmasıyla tecelli eder ve parlarlar. Bu yüzden bu isimler mevcudatın varlığını hakiki bir şekilde isterler. Mesela Rezzak ismi hayalî bir rızk ve hayalî bir merzuk ile tatmin olmaz, tecelli etmek için rızkın da merzukun da hakiki olmasını ister ve öyle talep eder.
Öyle ise bir ismi parlatıp, diğer isimleri söndürmek bir kemal değil noksanlıktır. Bu yüzden "Vahdet-i Vücud" mesleği sahabe ve hakikat mesleğine göre nakıs ve tehlikeli görülmüştür. Var olan bir ismin aynasının da var olması gerekir. Hayali aynalar var olan isme mukabil gelemez.
"Padişah-ı ezelî olan Allah’ın Ehad, Vahid, Vacib ve Vacid isimlerinde derinleşeyim" derken, diğer isimleri ihmal etmek, hatta yok sayacak bir dereceye gitmek kemal değil noksanlıktır. Allah’ın bir ismini esas kabul edip, diğer isimlerin tecellilerini görmemek onu tanımamaktır. Zira Allah’ın varlığı ve birliği, azamet ve kibriyası bütün isim ve sıfatlarının tecellileri ile anlaşılır. Kişinin marifeti artar ve ona kurbiyet kesbeder. Mesela, "Allah sonsuz adalet sahibidir." deyip diğer isimleri bu ismin gölgesinde zayıf olarak değerlendirmek, belki Adl ismi açısından parlak ve güzel olabilir, ama diğer isimleri tanımak ve anlamak adına bir noksanlıktır. Allah sonsuz adalet sahibi olduğu gibi, sonsuz kerem sahibidir.
Allah’ı kâmil ve hakiki manada tanımak, bütün isimlerin tecellilerini çok iyi okumakla ve idrak etmekle mümkündür. Evet İbn-i Arabî Hazretleri, bir isimde fani olup çok parlak bir makam kazanırken, diğer isimlerde sönük ve zayıf kalmıştır. Bu da kemal değil, noksanlıktır. Bu nedenle Üstadımız bu zamanda Onun eserlerini okumanın tehlikeli ve yanlış olduğunu ifade eder. Zaten kendisi de kendi makamını bilmeyenlere kitaplarını okumalarını yasaklamıştır.
"قَالَ مُحْىِ الدِّينِ: تُحْرَمُ مُطَالَعَةُ كُتُبِنَا عَلٰى مَنْ لَيْسَ مِنَّا Yani, 'Bizden olmayan ve makamımızı bilmeyen, kitaplarımızı okumasın, zarar görür.' Evet, bu zamanda Muhyiddin’in kitapları, hususan vahdetü’l-vücuda dair meselelerini okumak zararlıdır."(1)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar