İkinci Nokta
İçerikler
-
"اَحْسَنَ كُلَّ شَىْءٍ خَلَقَهُ " On Sekizinci Söz’ün, İkinci Noktası'nın başındaki âyetle alakalı bilgi verir misiniz?
-
"Her şeyde, hatta en çirkin görünen şeylerde, hakiki bir hüsün ciheti vardır." Her şeyde denildikten sonra, "hatta en çirkin görünen şeylerde" ifadesinin kullanılmasının hikmeti nedir?
-
"Kâinattaki her şey ya bizzat güzeldir,.. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir." ifadesi esnek midir? Yani "Her şey ya hakikaten şerdir ya bizzat şerdir ya da netice itibariyle şerdir." denilebilir mi?
-
"Kâinattaki her şey, her hadise ya bizzat güzeldir, ona hüsn-ü bizzat denilir. Veya neticeleri cihetiyle güzeldir ki, ona hüsn-ü bilgayr denilir." ifadelerini açıklar mısınız?
-
"Bir kısım hadiseler var ki, zahiri çirkin, müşevveştir. Fakat o zahirî perde altında gayet parlak güzellikler ve intizamlar var." Buna göre, her sıkıntılı, karışık ve müşevveş hadisede mutlaka bir hayır ve güzellik aramak gerekiyor mu?
-
"Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahiri çirkin görünen hadiseler yüzünden sümbüllenip güzelleşir." İzah eder misiniz?
-
Güzellikler, hayırlar, ağır musibetlere, çilelere ve meşakkatlere bağlanmış. Buna bir âdetullah kanunu olarak bakabilir miyiz? Ayrıca; "Bütün inkılaplar ve külli tahavvüller, birer manevî yağmurdur. " cümlesini açıklar mısınız?
-
"Karın o bârid, tatsız perdesi altında o kadar hararetli gayeler ve öyle şeker gibi tatlı neticeler vardır ki, tarif edilmez." Bu neticeler nelerdir?
-
"Hem insan, hodgâmlık ve zahirperestliğiyle beraber, her şeyi kendine bakan..." Zahirperest ve hodgâm olan insanın, hadiseleri yanlış değerlendirmesi konusunu biraz açar mısınız?
-
On Sekizinci Söz'de verilen misaller, gayet kuvvetli ve nefsi susturuyor. Ancak toplum hayatının genel akışı, aynı mantık çerçevesinde düşünmemizi ve doğru karar vermemizi, maalesef, çoğu zaman güçleştiriyor. Burada dengeyi nasıl kuracağız?
-
"En çirkin ve kaba şeylerde dahi, hilkate, sanata ve gayat-ı fıtrata bakan yüzler öyle güzeldir ki, hacalet, kabalık ve çirkinlik hiç temas etmez." ifadesini nasıl anlamalıyız?
-
"Menba-ı edeb olan Kur'ân-ı Hakîmin bazı tâbirâtı" ifadesine misal verebilir misiniz? Ayrıca, insanların zahiren çirkin gördükleri bazı "mahlûkların ve hâdiselerin" Allah’a bakan güzel ve hikmetli veçheleri ile alakalı da misal verir misiniz?
-
"Menba-ı edep olan Kur'ân-ı Hakîmin bazı tâbirâtı bu yüzler ve perdelere göredir." cümlesinin geçtiği yeri izah eder misiniz?