Birinci Mebhas, İkinci Nokta
İçerikler
-
"Gördüğüm mezar-ı ekber, baştan başa güzel, yeşil bahçelerle nuranî insanların taht-ı riyasetinde ibadet ve hizmet ve sohbet ve zikir meclisleri olduğunu fark ettim." izah eder misiniz, bu meclisler dünyada mı, berzah aleminde mi?
-
''Bir vakıa-i hayâliyede gördüm ki: İki yüksek dağ var birbirine mukabil. Üstünde dehşetli bir köprü kurulmuş. Köprünün altında pek derin bir dere. Ben o köprünün üstünde bulunuyorum...'' Devamıyla izah eder misiniz?
-
İman, insanın mazi ve istikbalini nasıl aydınlatıyor?
-
Nur-u îmanla kâinatın ışıklanmasını ve mâzi ve müstakbel zulümatının dağılmasını izah eder misiniz?
-
Risalelerde geçen geçmiş zamanın sağ cihet ile, gelecek zamanın da sol cihet ile ifade edilmesinin hikmeti nedir?
-
Yirmi Üçüncü Söz, Birinci Mebhas, İkinci Nokta'da geçen âyet-i kerîmenin konuyla münasebetini açıklar mısınız?
-
Yirmi Üçüncü Söz, Birinci Mebhas: "Bir vakıa-i hayaliyede gördüm ki: İki yüksek dağ var, birbirine mukabil. Üstünde dehşetli bir köprü kurulmuş. Köprünün altında pek derin bir dere..." Bu örneği açıklar mısınız?
-
“İmân, nasıl ki bir nurdur, insanı ışıklandırıyor, üstünde yazılan bütün mektubât-ı Samedâniye’yi okutturuyor...” ifadesinde, insanın “mektûbat-ı Samedaniye” olmasının öncelikle nazara verilmesinin hikmeti nedir?
-
"Eğer hidâyet-i İlâhiye yetişse, îmân kalbine girse, nefsin fir’avuniyeti kırılsa, Kitabullah’ı dinlese,.." ifadesini manevî terakkinin basamakları olarak anlayabilir miyiz?
-
"İşte enaniyetine îtimad eden, zulümat-ı gaflete düşen, dalâlet karanlığına mübtelâ olan adam; o vâkıada evvelki halime benzer ki: O cep feneri hükmünde nâkıs ve dalalet-âlûd mâlûmât ile zaman-ı mâziyi...'' açar mısınız?
-
"O vakit, zaman-ı mâzi bir mezar-ı ekber değil, belki her bir asrı bir nebînin veya evliyânın taht-ı riyâsetinde, vazife-i ubûdiyeti ifa eden ervâh-ı sâfiye cemaatlerinin vazife-i hayatlarını bitirmekle, Allahü ekber diyerek..." devamıyla izahı?
-
"Vazife-i hayatlarını bitirmekle Allahu ekber diyerek makamât-ı âliyeye uçmalarını,.." izah eder misiniz, neden elhamdülillah değil de Allahü ekber?..
-
Enaniyete itimat edenin düştüğü zulmet ve karanlıkları, "İnkâr edenlerin dostu ise tâğutlarıdır; onları iman nurundan mahrum bırakıp inkâr karanlıklarına sürüklerler." âyet-i kerîmesinin ışığında izah edebilir misiniz?
-
Hidayeti veren Zat, hidayet nimetini kulunun üzerinde devam ettirmez mi; hidayetin de gaflette olduğu gibi mertebeleri var mıdır, açıklar mısınız?
-
Kâinatın gündüz rengini alıp İlâhî nurla dolmasını ve اَللهُ نوُرُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ âyetini okumasını nasıl anlarız? Ayrıca bu âyet hakkında biraz açıklama yapar mısınız?
-
Nur-u îman üzerine hamdetmeyi açıklar mısınız?
-
O canavarlar zannolunan şeyler ise, âlemin hâdisâtı ve acip mahlûkatıdır. Burada geçen, "acip mahlûkatı" ifadesini nasıl anlamalıyız?
-
Cennetin bağlarındaki saâdet saraylarında kurulmuş Rahmâni ziyafetleri fark etmek nasıl olur?
-
Nuru iman ile insanın üstündeki bütün manidar nakışların ortaya çıkması, nasıl oluyor ve bu nakışlar nelerdir, nasıl okunur?
-
“Fırtına ve zelzele, tâun gibi hadiseleri birer musahhar memur bilir... Hattâ mevti hayat-ı ebediyyenin mukaddimesi ve kabri saâdet-i ebediyyenin kapısı görüyor.” ifadelerini açıklar mısınız?
-
“Sol tarafına bakar ki, dağlar-misâl bâzı inkılâbât-ı berzahiye ve uhreviye arkalarında, Cennetin bağlarındaki saâdet saraylarında kurulmuş bir ziyâfet-i Rahmâniyeyi o nur-u îmân ile uzaktan uzağa fark eder.” inkılâbât-ı berzahiye ve uhreviyenin izahı?