Tarikate bağlanmanın faydası var mı?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretleri, tarikatın dünyevî ve uhrevî faydalarını maddeler halinde şu şekilde izah ediyor.
"DOKUZUNCU TELVİH"
"Tarikatin pek çok semerâtından ve faydalarından yalnız burada dokuz adedini icmâlen beyan edeceğiz.
"BİRİNCİSİ: İstikametli tarikat vasıtasıyla, saadet-i ebediyedeki ebedî hazinelerin anahtarları ve menşeleri ve madenleri olan hakaik-i imaniyenin inkişafı ve vuzuhu ve aynelyakin derecesinde zuhurlarıdır."
Tarikat, ebedî saadetin vesikası olan iman hakikatlerini anlamayı ve yaşamayı kolaylaştıran bir vasıta olması hasebi ile ahirete faydası vardır.
"İKİNCİSİ: Makine-i insaniyenin merkezi ve zembereği olan kalbi, tarikat vasıta olup işletmesiyle ve o işletmekle sair letâif-i insaniyeyi harekete getirip netice-i fıtratlarına sevk ederek hakikî insan olmaktır."
Tarikat, insanın maddî cihazlarını, manevî duygularını işletip kâmil bir insan olma yoluna sevk ettiği için hem dünya noktasından hem de ahiret noktasından faydalıdır.
"ÜÇÜNCÜSÜ: Âlem-i berzah ve âhiret seferinde, tarikat silsilelerinden bir silsileye iltihak edip ve o kafile-i nuraniye ile ebedü'l-âbâd yolunda arkadaş olmak ve yalnızlık vahşetinden kurtulmak ve onlarla dünyada ve berzahta mânen ünsiyet etmek ve evham ve şübehâtın hücumlarına karşı onların icmâına ve ittifakına istinad edip, her bir üstadını kavî bir senet ve kuvvetli bir burhan derecesinde görüp, onlarla o hatıra gelen dalâlet ve şübehâtı def etmektir."
Tarikat ve tasavvuf vesilesi ile yetişmiş milyonlarca evliya ile arkadaş olup, hem dünya vahşetinden yani yalnızlığından, hem de kabir ve ahiretin o dehşetli vahşetinden kurtulmaktır. Hem de milyonlarca evliyanın gittiği bir yolun batıl olması imkânsız olduğu için oradan bir kuvvet ve nur alarak imanını sağlamlaştırmaktır. İşte tarikatın insana böyle azim bir menfaati vardır.
"DÖRDÜNCÜSÜ: İmandaki marifetullah ve o marifetteki muhabbetullahın zevkini, sâfi tarikat vasıtasıyla anlamak; ve o anlamakla dünyanın vahşet-i mutlakasından ve insanın kâinattaki gurbet-i mutlakasından kurtulmaktır. Çok Sözlerde ispat etmişiz ki, saadet-i dâreyn ve elemsiz lezzet ve vahşetsiz ünsiyet ve hakikî zevk ve ciddî saadet, iman ve İslâmiyetin hakikatindedir. İkinci Söz'de beyan edildiği gibi, iman, şecere-i tûbâ-i Cennetin bir çekirdeğini taşıyor. İşte, tarikatin terbiyesiyle o çekirdek neşvünemâ bulur, inkişaf eder."
Tarikat vesilesi ile imandaki lezzeti hissetmek, küfürdeki azabı derk etmek ve iman yoluna sımsıkı sarılmaktır. İmanda cennet, küfürde cehennem saklıdır; bu da ancak tahkikî iman ile anlaşılır. Tarikat tahkikî iman yolunda çok mühim bir kilometre taşıdır.
"BEŞİNCİSİ: Tekâlif-i şer'iyedeki hakaik-i lâtifeyi, tarikatten ve zikr-i İlâhîden gelen bir intibah-ı kalbî vasıtasıyla hissetmek, takdir etmek... O vakit taate, suhre gibi değil, belki iştiyakla itaat edip ubudiyeti ifa eder."
İbadetlerin zevkini ve lezzetini hissetmekte tarikat mühim bir vasıtadır. Zira tarikatın esası kalbi masivadan kurtarmak ve nurlandırmaktır. Kalbi nurlanmış bir insan da ibadetlerin zevkini tadabilir.
"ALTINCISI: Hakikî zevke ve ciddî teselliye ve kedersiz lezzete ve vahşetsiz ünsiyete, hakikî medar ve vasıta olan tevekkül makamını ve teslim rütbesini ve rıza derecesini kazanmaktır."
Tarikatın en büyük hedeflerinden birisi de nefsi ıslah ve terbiye edip, tevekkül ve teslimiyeti temin etmektir. Dünya ve ahiret saadeti de ancak tevekkül, teslimiyet ve rızayı kazanmak ile mümkündür.
"YEDİNCİSİ: Sülûk-ü tarikatin en mühim şartı, en ehemmiyetli neticesi olan ihlâs vasıtasıyla, şirk-i hafîden ve riya ve tasannu gibi rezâilden halâs olmak ve tarikatin mahiyet-i ameliyesi olan tezkiye-i nefis vasıtasıyla nefs-i emmârenin ve enâniyetin tehlikelerinden kurtulmaktır."
Tarikatın diğer faydası ve maksadı ise, riya, gösteriş, bencillik, tasannu’ ve tekellüf gibi manevî hastalıklardan kurtarmak, ihlası, rızayı hâsılı ahlâk-ı haseneyi kazandırmaktır.
"SEKİZİNCİSİ: Tarikatte, zikr-i kalbî ile ve tefekkür-ü aklî ile kazandığı teveccüh ve huzur ve kuvvetli niyetler vasıtasıyla âdetlerini ibadet hükmüne çevirmek ve muamelât-ı dünyeviyesini a'mâl-i uhreviye hükmüne getirip sermaye-i ömrünü hüsn-ü istimal etmek cihetiyle, ömrünün dakikalarını, hayat-ı ebediyenin sümbüllerini verecek çekirdekler hükmüne getirmektir."
Ömür sermayesini ahiret hesabına çalıştırmak ve işlettirmek tarikatın en mühim gayesi ve faydasıdır.
"DOKUZUNCUSU: Seyr-i sülûk-ü kalbî ile ve mücahede-i ruhî ile ve terakkiyât-ı mâneviye ile, insan-ı kâmil olmak için çalışmak; yani hakikî mü'min ve tam bir Müslüman olmak; yani, yalnız surî değil, belki hakikat-i imanı ve hakikat-i İslâmı kazanmak; yani, şu kâinat içinde ve bir cihette kâinat mümessili olarak, doğrudan doğruya kâinatın Hâlık-ı Zülcelâline abd olmak ve muhatap olmak ve dost olmak ve halil olmak ve ayna olmak ve ahsen-i takvimde olduğunu göstermekle, benî Âdemin melâikeye rüçhaniyetini ispat etmek ve şeriatın imanî ve amelî cenahlarıyla makamât-ı âliyede uçmak ve bu dünyada saadet-i ebediyeye bakmak, belki de o saadete girmektir." (1)
(1) bk. Mektubat, Yirmi Dokuzuncu Mektup, Dokuzuncu Kısım.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü