"Üç sene Rusya’da, esaretimde çektiğim zahmet ve sıkıntıyı, burada bu dostlarım bana üç ayda çektirdiler." Üstad'ın "dostlarım" dediği kimlerdir?
Değerli Kardeşimiz;
"Halbuki, bu dostlarım, güya vatandaşlarım ve dindaşlarım ve onların menfaat-i imaniyelerine uğraştığım adamlar, hiçbir sebep yokken, siyasetten ve dünyadan alakamı kestiğimi bilirlerken, üç sene değil, belki beni altı sene sıkıntılı bir esaret altına aldılar, ihtilattan men ettiler. Vesikam olduğu halde, dersten, hatta odamda hususi dersimi de men ettiler, muhabereye sed çektiler. Hatta, vesikam olduğu halde, kendim tamir ettiğim ve dört sene imamlık ettiğim mescidimden beni men ettiler. Şimdi dahi cemaat sevabından beni mahrum etmek için -daimî cemaatim ve ahiret kardeşlerim- mahsus üç adama dahi imamet etmemi kabul etmiyorlar."
"Hem, istemediğim halde birisi bana iyi dese, bana nezaret eden memur kıskanarak kızıyor, nüfuzunu kırayım diye vicdansızcasına tedbirler yapıyor, amirlerinden iltifat görmek için beni taciz ediyor."(1)
Yukarıya aldığımız kısımdaki şu ifadede dostların kimler olduğu izah ediliyor:
"Halbuki, bu dostlarım, güya vatandaşlarım ve dindaşlarım ve onların menfaat-i imaniyelerine uğraştığım adamlar"
Üstad, kendi vatanında, kendi vatandaşları tarafından maruz kaldığı eza ve cefaları, çektiği sıkıntıyı tarizkâr bir şekilde nazara veriyor. “Ruslar bana düşman ve yabancı olmalarına rağmen, bu kadar baskı ve eziyet yapmadılar, ama vatandaşlarım olmalarına -ki dostlarım bu manada kullanılıyor- rağmen bana Ruslardan daha çok sıkıntı çektirdiler.” diyor.
1) bk. Mektubat, On Altıncı Mektup'un Zeyli.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü