İhtiyarlar Risalesindeki On Beşinci ve On Altıncı Ricaların muhteviyatının, Yirmi Altıncı Lem'a ile alakası nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Yirmi Altıncı Lem'anın başında "Yirmi altı rica ve ziya ve teselliyi câmidir."(Haşiye) ifadesi muvacehesinde şöyle bir izah getirilmiştir.

"HAŞİYE: Müellif-i muhtereminin tashihinden geçen yazma bir nüshada (Ilgazlı İsmail Merhumun defterinde), bu Lem’a hakkında, "Mütebâki kalan on dörtten ta yirmi altıya kadar olan Ricalar, malum musibet [Eskişehir Hapsi] yüzünden yazılmadı; onun mevsimi geçtiği için noksan kaldı" denilmektedir. (Lem'alar, Yirmi Altıncı Lem'a)

Dolayısıyla Üstadımızın 26 adet Rica olarak tasavvur ettiği bu Risalenin 12 Ricası bazı esbaba binaen geri kalmıştır. Bu Risalenin esas umdesini Üstadımız şu şekilde izah etmektedir:

"İHTAR: Her bir Ricanın başında, manevi derdimi gayet elim ve sizi müteessir edecek derecede yazdığımın sebebi, Kur’ân-ı Hakîm'den gelen ilacın fevkalade tesirini göstermek içindir." (bk. age.)

Demek Yirmi Altıncı Lem'a / İhtiyarlar Risalesi, Üstadımızın ihtiyarlığında maruz kaldığı sıkıntı ve meşakkatlerden sonra, hemen gelen inayet-i İlahiyeyi ilan etmek ve ihtiyarlara bu gelen inayetlerden dolayı meyus olmamaları gerektiğinin dersini vermektir.

İşte On Beşinci Rica'nın başında geçen şu ifade bu ricanın buraya güzelce uyduğunu göstermektedir:

"Bir zaman Emirdağı’nda ikamete memur ve tek başıma, menzilde adeta bir haps-i münferit ve bana çok ağır gelen tarassutlar ve tahakkümlerle bana işkence vermelerinden, hayattan usandım, hapisten çıktığıma teessüf ettim."

"Ruh u canımla Denizli hapsini arzuladım ve kabre girmeyi istedim ve 'Hapis ve kabir bu tarz-ı hayata müreccahtır' diye, ya hapse veya kabre girmeye karar verirken, inâyet-i İlâhiye imdada yetişti, kalemleri teksir makinesi olan Medresetü’z-Zehrâ şakirtlerinin ellerine yeni çıkan teksir makinesini verdi."

"Birden, Nurun kıymettar mecmualarından her tanesi, bir kalemle beş yüz nüsha meydana geldi. Fütuhata başlamaları, o sıkıntılı hayatı bana sevdirdi, 'Hadsiz şükür olsun' dedirtti."

On Altıncı Rica'nın başında ise aynı hikmet çerçevesinde şöyle bir giriş vardır:

"Bir zaman, ihtiyarlık vaktinde, Eskişehir hapsinden, bir sene cezayı çekip çıktım. Beni Kastamonu’ya nefyettiler. Polis karakolunda iki üç ay misafir ettiler. Benim gibi, sadık dostlarıyla görüşmekten sıkılan bir münzevî ve kıyafetinin tebdiline tahammül etmeyen bir adam, böyle yerlerde ne kadar azap çeker, anlaşılır."

"İşte ben bu meyusiyette iken, birden, inâyet-i İlâhiye ihtiyarlığımın imdadına geldi. O karakoldaki komiser, polislerle beraber, sadık dost hükmüne geçtiler. Hiçbir vakit şapkayı başıma koymayı ihtar etmedikleri gibi, benim hizmetçilerim misilli, istediğim zaman beni şehrin etrafında gezdiriyordular."

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 740
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...