Üstadımızın devlet memurluğu hakkında bir açıklaması var mıdır?
Değerli Kardeşimiz;
"Bence memuriyete veya imarete giren, yalnız hamiyet ve hizmet için girmelidir. Yoksa, yalnız maişet ve menfaat için girse, bir nevi çingenelik eder."(1)
Memurluk, kamu hizmeti olduğu için sorumluluk ve veballeri çoktur. Az bir hata veya kusur çok büyük veballeri ve sorumlulukları insanın üzerine yükler. Zira kamu hizmeti denince; bütün milletin hak ve hukuku devreye girer. Suistimal bütün milletin hakkına ve hukukuna bir tecavüz sayılır. Bu yüzden memurluğa giren birisinin niyetinde ve aleminde hizmet ve millet için gayretin hakim olması gerekir. Yoksa sadece geçimi ve menfaati için memur olan adamda, hizmet ve millet için çabalamak manası oluşmaz. Memurluk vazifesi bunun üstünde yük olacağına, bu kişi memurluk ve kamu üzerinde bir yük olur. Hırsızlık ve rüşvetle çok suistimaller vuku bulur.
Günümüzde bunun örneklerini çokça görüyoruz. Rüşvet, hırsızlık, avanta, rant, vatandaşın işini görmek yerine, işini bürokrasi ile çoğaltmak, kabarık ve gereksiz personel alımı, işe göre adam değil, adama göre iş üretilmesi, devletin hantal ve ağır aksak işlemesi gibi birçok hastalığa Üstad Hazretleri bu ibareler ile işaret ediyor. Yani memurluğa hizmet ve gayret için değil de geçim ve menfaat için girmek, bu hastalıklara sebebiyet veriyor. Devlet hizmet vasıtası olması gerekirken, aksine işleri karmaşık ve içinden çıkılması zor bir hale sokan araç haline gelir.
Memurluğa sırf menfaat ve geçim için girmek, kamu üzerine bir asalak olmak demektir. Halk arasında denildiği gibi; "Devlete arkanı yasla, ondan sonra salla başı al maaşı." mantığına Üstad bu ibareler ile işaret ediyor.
Çingenelerin işi dilenmek ve hile ile kazanmak olduğu için, Üstad onlara benzetiyor. Kamu malını savsaklayıp, peşkeş çekmek, suistimal edip rüşvet yemek ve verimsiz bir asalak gibi maaş gününü beklemek Çingeneliğe de yakışmaz.
Halbuki hem insanlar için hem de devlet için en önemli geçim vasıtaları sanayileşme, ticaret ve ziraattır. Bunlar ihmal edilip, memurluk özendirilir ise, hem insanlar hem de ülke fakir kalır. Bu yüzden Peygamber Efendimiz (a.s.m) ticarete özendirmek ve teşvik etmek için birçok hadis irad etmiştir.
Netice, bir insan devlete intisab ederken, millete ve devlete hizmet etmek niyetiyle girmeli ve niyetini ona göre tashih etmeli. Yoksa bir dilenciden ve Çingeneden farkı kalmaz.
(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İktisatsızlık yüzünden müstehlikler çoğalır, müstahsiller azalır. Herkes gözünü hükûmet kapısına diker. O vakit hayat-ı içtimaiyenin medarı olan sanat, ticaret, ziraat tenakus eder. O millet de tedennî edip sukut eder, fakir düşer.
Cevabınızdaki "Salla başı al maaşı" tabiri ile dilencilik benzetmesini açar mısınız?
Dilenmek: Alın teri dökmeden, üretmeden, emek vermeden kazanmak anlamına geliyor ki, bu yüzden dinimizde haramdır.
Salla başı al maaşı: Yattığı yerden para kazananların yaptığı, sadece boyun kasları için yorucu aktivite diye tanımlanabilir.
"Dilencilik" ile "salla başı, al maaşı" arasındaki ortak nokta; emeksiz kazançtır. Dolayısı ile emek vermeden kazanan herkes, bir yönü ile dilencidir denilebilir. Dilencilik ille de çarşı pazarda el açmak anlamına gelmiyor yani.
hususan şu zamanda memurluk ne kadar revaçta, ekser bunu isteyenler maişet için oluyor, o zaman herkes bu söze muhatap mı oluyor , ağır bir söz değil mi , nasıl anlamalı
Rızkı kazanmanın tek yolu memurluk değildir hatta memurluk rızkı kazanma yolları içinde en suni en yapay manevi anlamda da en riskli olan yoldur çünkü kamu malından maaş alınıyor. Kamu malında da tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunuyor.
Bu durumda memurlukta niyet maişet ve menfaat değil hamiyet ve hizmet olmalıdır. Aksi durumda memurluk çingenelikten öteye geçmez hem de mesuliyeti ile beraber.
Gözü memurlukta olanların genel niyeti maalesef iş garantisi, rahatlık, sosyal statü, itibar vesaire gibi şeyler olunca rüşvet, yolsuzluk, suiistimal, adam kayırma, torpil gibi haramlar da beraberinde geliyor. Devlet sektörlerinin hantal ve ağır aksak bir yapıya sahip olmasında bunun etkisi büyüktür.
Bu sebeple gelişmiş ve modern toplumlarda devlet alabildiğince küçültülmüş alan özel sektöre ve girişimci ruhlara bırakılmıştır. Devletin temel vazifesi güvenlik, denetim ve adaleti temin etmektir.
"İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır."(Necm, 53/39)
Memurluğa girme niyeti maişet ve menfaat olana bu ifadelerin kullanılması gayet yerinde ve makuldür. Çünkü bu niyette olanların harama girmeleri de an meselesidir. Belki herkes rüşvet yemeyebilir ama torpil, mesainin hakkını vermeme gibi haramlara tevessül edebilir.
Memurluğa giren kişi hem kamuya hizmet, hem de ailenin geçimi yani maişet ve menfaati ve iş garantisini düşünüp çalışırsa buna çingenelik denebilir mi veya bunda yanlış bir şey var mı? Herkes maişetini düşünür. Ticaret yapan da düşünür.
Burada sizin eleştirdiğiniz "maişet ve menfaat" kavramları birlikte ele alınıp, sui istimal, yolsuzluk, rüşvet vs gibi şeylere zemin hazırlayan menfi durumlar mıdır?