Üstadımızın On Üçüncü Söz'ün başında zikrettiği iki âyetten birincisi, ekseriyetle, hastaların şifa bulması için okunur, ikinci âyet ise Kur’ân’ın nazmıyla alakalıdır. Bu noktadan bakıldığında âyetlerin bu konuyla alakaları ne olabilir?
Değerli Kardeşimiz;
Birinci ayetin kısa bir meali şöyledir:
“Biz Kur’ân'dan müminler için bir şifa ve rahmet indiriyoruz...” (İsrâ, 17/82)
Bu Söz’de, Kur’ân’ın ders verdiği hakikatlerin insanın kalbine ve ruhuna kazandırdığı faydalı neticeler ve ibretli dersler, felsefe hikmetiyle mukayese edildiğinden, âyet-i kerîme ile konu arasında tam bir münasebet vardır.
Âyet-i kerîmede geçen “şifa” kelimesi, sadece, hastalıktan kurtulma manasına gelmez. Kur’ân nuruyla aydınlanan bir kalp, evvela küfür ve şirk hastalığından kurtulur. Bunu bütün kötü fiillerden, zararlı huylardan, menfî davranışlardan kurtuluş takip eder.
Sebeplere teşebbüsü ihmal etmemek, mutlaka bir hazık tabibe görünmek şartıyla bu âyet-i kerîmenin hastalara okunması da bilhassa ruhî hastalıklarda, inşallah şifaya vesile olur. Cerrahî müdahale gerektiren bir durumda sadece bu âyeti okumakla iktifa etmek doğru değildir. Aksi halde, kâinatın nizamını temin eden ve tekvinî şeriat denilen ilâhî kanunlara aykırı bir yol tutulmuş olur. Bu hal, tohum ekmeden, sadece dua ederek, hasat mevsiminde mahsul beklemeye benzer.
“Kur’ân kalblere kuvvet ve gıdadır. Ruhlara şifadır...”
“...Kur’ân hem zikirdir, hem fikirdir, hem hikmettir, hem ilimdir, hem hakikattir, hem şeriattır, hem sadırlara şifa, mü'minlere hüda ve rahmettir.”(1)
İkinci âyet-i kerîmede ise,
“Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; bu ona yaraşmaz da." (Yâsin, 36/69)
buyurulur. Bu âyet-i kerîme, Kur’ân güneşinin parlak hakikatlerinin, şiirin hayallerinden çok uzak olduğunu ifade eder. Üstad Hazretleri, bu âyetin tefsiri sadedinde şu açıklamayı getirir:
“İ’lem eyyühe’l-aziz! Âyetlerin bahsettikleri hakikatler, şiirlerin bahsettikleri hayalattan pek vâsi ve pek yüksektir. Bu itibar ile şiirden addedilmemiştir. Hem de âyetler, sahibinin şuunat ve ef'alinden bahseder. Şiir ise, fuzulî olarak gayrdan bahseder. Hem de filcümle âdi şeylerden bahsi hârikulâdedir. Şiirin hârikulâdelerden bahsi, alelekser âdidir.”(2)
Dolayısıyla, bu âyet-i kerîme de mevzuyla doğrudan alâkalıdır.
Dipnotlar:
(1) bk. Mesnevî-i Nuriye, Habbe.
(2) bk. age., Şemme.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü