Üstad'ın ölmeden önce rüyasında Peygamber Efendimizi görüp de Urfa'ya gitmesinin ve orada vefat etmesinin hikmeti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Urfa’yı birçok yönden güzel ve değerli kılan hususlar var, bunlara kısa maddeler halinde işaret edelim.
Birincisi, Urfa kadim bir şehir olup, kültürel anlamda çok değerlidir.
İkincisi, Urfa peygamberler şehri olup, başta Hazreti İbrahim (as) ve Eyyüb (as) olmak üzere, birçok peygamberin hatırası halen canlıdır.
Üçüncüsü, bazı ağabeyler Üstad2ın Urfa’ya olan teveccühünü, istikbalde burada ifa edilecek Nur hizmetlerinden dolayı olduğunu söylerler.
Dördüncüsü, Urfa Anadolu’nun doğusu ile batısı, Türkü ile Kürdü, Araplar ile Türk dünyası arasında merkezi bir öneme sahiptir; bu yüzden Urfa canlı ve güçlü bir şehir olmak zorundadır. Mesela, batı şehirlerinde yaşayanlar her yıl Üstadımızın mevlidine katılmak için oraya akın ederek ora halkı ile kaynaşmaktadır.
"Ben çok zaman evvel bekliyordum ki, Urfa tarafında Nurlara karşı kuvvetli eller sahip olmaya çıksın. Çünkü orası hem Anadolu'nun, hem Arabistan'ın, hem Kürdistan'ın bir nevi merkezi hükmündedir. Nurlar orada yerleşse, o üç memlekette intişarına vesile olur. Cenab-ı Hakka hadsiz şükrediyorum ki, Seyyid Salih gibi gençliğin bir kahramanı ve o havalinin çok kıymetdar ve hamiyetkâr ve dindar iki milletvekili Nurlara sahip çıkmaya başladılar. Ben de kendi paramla aldığım ve zehir hastalığının fazla rahatsızlığı içinde tashih ettiğim, bana mahsus bir kısım mecmualarımı onlara gönderiyorum. Çok yerlerden ve çok mühim zatlar tarafından istedikleri halde, ben Urfa'yı her yere tercih ediyorum. İnşaallah bir kısım daha onlara göndereceğim."
"Seyyid Salih ve hamiyetkâr milletvekilleri orada inşaallah Kur'ân ve imana tam hizmet edecek ve orayı Isparta'daki Medresetü'z-Zehra ve Mısır'daki Camiü'l-Ezher'in küçük bir nümunesi haline getirmeye vesile olmaya ve Şam ve Bağdat'taki medrese-i İslâmiyenin bir nümunesini açmaya yol açmalarını rahmet-i İlâhiyeden ümit ediyoruz."
"Hem madem Risale-i Nur'un mesleği hıllettir. Ve Urfa ise, İbrahim Halilullah'ın bir menzilidir. İnşaallah hıllet-i İbrahimiye parlayacaktır."
"Hem ihtimal-i kavîdir ki, bu dehşetli semli hastalıktan kurtulsam, gelecek kışta Urfa'ya gitmeyi cidden arzu ediyorum."
"Üstadımızın sözü bitti. Biz de tekrar selâm ve arz-ı hürmet ederiz."
"Risale-i Nur hizmetinde bulunan kardeşiniz Ziya ve Mehmed"(1)
"Bütün Urfa halkına, çoluk ve çocuğuna ve mezarda yatanlarına her sabah dua ediyorum. Ve bütün Urfalılara selâm ediyorum. Urfa taşıyla, toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım. Onlar da bana dua etsinler."(2)
Üstad'ın şu ibareleri maksada ve soruya işaret eder kanaatindeyiz:
"Ben çok zaman evvel bekliyordum ki, Urfa tarafında Nurlara karşı kuvvetli eller sahip olmaya çıksın. Çünkü orası hem Anadolu'nun, hem Arabistan'ın, hem Kürdistan'ın bir nevi merkezi hükmündedir. Nurlar orada yerleşse, o üç memlekette intişarına vesile olur.”
Dipnotlar:
(1) bk. Emirdağ Lahikası-II, (113. Mektup)
(2) bk. a.g.e., (114. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bediüzzaman'la son beş gün Bayram Yüksel, Hüsnü Bayram`a, `Kardeşim, Üstad `gideceğiz` diyor.` dedi. Hüsnü Bayram, `Araba arızalı. Biraz tamire ihtiyacı var.` cevabını verdi. Sonunda dayanamayıp durumu Bediüzzaman`a arz ettiler. Üstad Bediüzzaman gayet kararlı bir şekilde `Başka bir arabaya bakılsın. İki yüz lira verebiliriz. Hatta cübbemi de satabiliriz.` karşılığını verdi. Sabahleyin talebeler arabayı hazırlamaya koyuldular. Bu sırada Bediüzzaman, başında bekleyen Tahiri Mutlu`yu `Haydi sen de git, onlara yardım et. Araba çabuk hazırlansın, tahammülüm yok.` diyerek meselenin ne kadar ciddi olduğunu gösterdi. Bütün bu gelişmelerin ardındaki asıl sebep ise bizzat Bediüzzaman`ın dilinden, Urfa`ya ulaşıldığı sırada şöyle ifade edildi: `İbrahim Aleyhisselam`ı rüyamda gördüm. Beni Urfa`ya çağırdı.` Tarih: 20 Mart 1960. Günlerden pazar. Ramazan ayının 22. günü Saat sabahın 9`u.