"Vedûd" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Vedûd; “Sonsuz muhabbete, yegâne lâyık olan.”
“Mahlûkatını seven ve onların hayrını isteyen.”
“İyi kullarını seven, onları rahmet ve rızasına erdiren.”
Allah Vedûd’dur; yani, yarattığı bütün varlıkları sever. Kâinatta görülen ve hissedilen bütün sevgiler, muhabbetler, aşklar, cazibeler Vedûd isminin bir tecellisidir. Kur’ân-ı Kerim bu ismin bazı tecellilerini bize şöyle beyan eder:
“(Rabbin), ilk olarak yaratan ve tekrar diriltendir. O, Ğafur ve Vedûd’dur.” (Burûc sûresi, 14)
“İman edip, güzel işler yapanlar için, muhakkak ki Rahmân, gönüllerde bir sevgi yerleştirecektir.” (Meryem Suresi, 96.)
“Yine O’nun âyetlerindendir ki, size hemcinslerinizden kendilerine ısınacağınız eşler yaratmış, aranıza muhabbet ve merhamet vermiştir. Düşünen bir topluluk için elbette bunda Allah’ın varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine deliller vardır.” (Rum Suresi, 20-21)
“Allah onları, onlar da Allah’ı severler.” (Mâide Suresi, 54)
“De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.” (Âl-i İmran Suresi, 31)
Bu İlâhî isim hakkında âlimlerimiz özetle şöyle derler:
Cenab-ı Hak bizi çok sevdiğini her vesileyle bildiriyor. Sevgi duygumuzu harekete geçirecek o kadar çok şey gösteriyor ki, saymakla bitmez. Gözümüz, kulağımız, dilimiz, aklımız, gönlümüz ve bütün duygularımız en güzel hediyelerle sevindiriliyor. Kim bilir, sevgiyi coşturacak olan cennet yurdu nasıl donatıldı? Bilindiği gibi sevgi duymanın çeşitli sebepleri vardır. Yani, bir şey güzelliği ve mükemmelliği veya iyiliği ve faydası gibi sebeplerle sevilir. Sevginin bütün sebepleri Allah’tandır; O’nun lütfü ve ihsanıdır. Kâinattaki bütün güzellik ve mükemmellikler, Cenab-ı Hakk’ın sonsuz Cemâl ve Kemalinin zayıf bir gölgesi; bütün iyilik ve faydalar O’nun sonsuz rahmet ve şefkatinin birer tecellisidir. Dolayısıyla bütün gerçek sevgiler, aşklar, muhabbetler O’na doğru akıp gider.
Bir Hadis-i Kudsi’de, “Ben gizli bir hazine idim. Bilinmeye muhabbet ettim ve mahlûkatı yarattım” buyrulur. Nur Müellifi, “Muhabbet bu kâinatın bir sebeb-i vücududur” buyurmakla bu hakikate işaret eder. Yani, Cenâb-ı Hak, isimlerinin tecelli etmesini murat etmiş ve bu âlemi yaratmıştır.
Muhyiddin Arabî Hazretleri, “Rahmetim gazabımı geçti” hadis-i kutsîsini şöyle tefsir ve tevil eder: “Allah, dileseydi bütün isimlerini tecellisiz bırakırdı. Zâtı, bütün bu tecellilerden ganidir, yani O’nun o mukaddes zâtı, hiçbir ismin tecellisine muhtaç değildir. Ama o isimler tecelli etmek ve eserlerini göstermek isterler. İşte Cenâb-ı Hak, esmâ-yı hüsnasına rahmetle nazar etmiş, onları tecellisiz bırakmamak için bu âlemi yaratmıştır.”
Kendi isimlerini, idrakinden aciz olduğumuz mukaddes bir muhabbetle seven Allah, onların tecellisine hizmet eden şu mahlûkatını da sever.
İşte bu sevgi, bu merhamet Vedûd isminden gelmektedir. Allah her bir eserini sevmekle birlikte, bu sevgi ve merhametin odak noktası, en mükemmel eser olan insandır. Çünkü bütün ilâhî isimlerin aynası, tecelligâhı odur.
Allah’a inanan, ilâhî isimleri okuyan, onların tecellilerinden azamî ölçüde istifade etmeye çalışan mü’minler, arif ve âlim zâtlar, Allah’ın muhabbetine daha fazla mazhar olurlar. Onların, en mümtaz vasıfları, kalplerinde Allah sevgisinin hâkim olmasıdır.
Bir kulun kalbi, ilâhî muhabbetle ne ölçüde dolup taşarsa, Allah da o kulunu diğer kullarına nisbetle o kadar fazla sever. O bahtiyar kul, böylece Vedûd ismine parlak bir ayna olur. Nur Külliyatından, harika bir tespit:
Bu ism-i şerif için kaydettiğimiz mânâlardan birisi, ‘mahlûkatını seven ve onların hayrını isteyen,’ şeklinde idi. Bu mânâya göre, bir kul diğer insanlara ve hatta hayvanlara ve bitkilere, rahmet nazarıyla baktığı, onları Allah namına sevdiği ve onlara yardım ettiği ölçüde Vedûd isminden ayrı bir feyiz alır.“İnsan, kâinatın en câmi’ bir meyvesi olduğu için, kâinatı istila edecek bir muhabbet o meyvenin çekirdeği olan kalbine dercedilmiştir. İşte şöyle nihayetsiz bir muhabbete lâyık olacak, nihayetsiz bir kemâl sahibi olabilir.” (Sözler)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü