"Vehhâbîlik hesabına Risale-i Nur'un Âl-i Beyt ve İmam-ı Ali’nin bir mânevî hediyesi ve eseri olmasından, itiraz etmeye başlamışlar." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad'ın döneminde, Risale-i Nurlara en çok itiraz ve tenkitler, hocalardan ve âlimlerden gelmiştir. Bu hocalardan bazıları, Üstad’a yapılan siyasî baskıdan korktuğu için, bazıları da meslek ve meşrebinin icabı olarak Risale-i Nurlara mesafeli durmuşlar. Vehhabilik damarı olan hocalar, Risale-i Nurların İmam-ı Ali (r.a) ve ehlibeyte sahip çıkmasından dolayı, ona mesafeli durmuşlar, hatta ilişenler olmuş. Bir kısım hocalar ise; enaniyet ve mesleğinin taassubundan dolayı Risale-i Nurları ve Üstadı kendine rakip tahayyül ettiği için soğuk bakmış, bazen de tenkit etmişler.
Üstad bu taifenin bu tarz yaklaşımlarına bakarak, bütün hocalara ve âlimlere bir küsmek ve darılmak olmamalıdır diyor. Hususan devrin İstanbul ulemasından mühim bir kısmı; Risale-i Nurlara ciddi dost ve taraftar olmuş ve manen desteklemişlerdir. Bu sebeple onlara kızılmamalı ve haklarında menfi konuşulmamalıdır, diyor.
Bahsi geçen yerin devamındaki şu paragraf, meseleye ışık tutuyor:
"Hem merhum Fetva Emini Ali Rıza ve merhum Ahmed Şirani ve merhum Şevket Efendi ve merhum Mehmed Âkif gibi insaflı, Risale-i Nur'u fevkalâde takdir ve tahsin eden o muhterem ve merhum zatların hatırı için, biz İstanbul hocalarına dostuz, onlardan gücenmeyiz. İnşaallah, bir zaman Yirminci Lem'a-i İhlâs kendini onlara okutturacak, o eski dostları da yeni dostlar yapacak."(1)
(1) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 107. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü