"Yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir." Yağmur duasını ne zaman bitirmek lazım, yağmur yağdırılmaya başladığında, duanın vakti bitmiş mi oluyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Dünyanın sıkıntı ve musibetleri; duanın vaktidir. Nasıl ay ve güneş tutulması husuf ve küsuf namazının vakti ise, sıkıntı ve musibetler de duanın vaktidirler. Bu yüzden, dünyanın menfaat ve ferahlıkları dua ibadetinin illeti, yani hakiki sebeb ve gayesi olamazlar.

Duanın hakiki sebebi, Allah’ın emridir; gayesi ise Allah’ın rızasını tahsil etmektir. Dünyevî sıkıntı ve musibetler, duanın vakti ve nişaneleridir.

"Hem dua bir ubûdiyettir. Ubûdiyet ise, semerâtı uhreviyedir. Dünyevî maksatlar ise, o nev’i dua ve ibadetin vakitleridir. O maksatlar, gayeleri değil." (23. Söz)

Dua bir ubudiyettir; kulluk da sırf Allah için yapılır. Dua; insanın acizliğini ve fakirliğini idrak edip, kudreti sonsuz, gınası nihâyetsiz ve iradesi mutlak olan Cenab-ı Hakk’a sığınması, O’ndan medet dilemesidir. İstenilen arzuya kavuşmak asıl maksat değildir. Dua neticeyi elde etmek için değil, ibadet için yapılır.

İhtiyaç sahibi olmak, bela ve musibetlere maruz kalmak, âciz ve zayıf olmak gibi haller, insanı tazarru ve niyaza, dua ve ibadete, Rabbine ilticaya ve O’ndan istimdat etmeye götürür.

Aç kalan insan Rezzak olan Allah’tan rızık ister, hasta kişi Şâfi olan Allah’tan şifa taleb eder.

İnsanın nihâyetsiz âciz ve fakir olarak yaratılması, onun Allah’a sığınmasına ve O’ndan yardım dilemesine vesiledir. Zaten ibadetin ruhu ve duanın sırrı da budur.

İnsanların ekserisi dünyaya meftun olduğu için, dua ve niyazlarında da ekseriyetle dünyevî saadet isterler. Hâlbuki dua ve ibadetin sebebi emr-i İlahî, neticesi, Allah’ın rızası olmalıdır. Sıkıntılar, bela ve musibetler duanın vaktidir.

Şayet dua, sadece musibet ve sıkıntıdan kurtulmak, istenilen arzuya nail olmak için yapılırsa, bunun Allah nezdinde hiçbir kıymeti olmaz. Ama niyetimiz sırf Allah rızası iken, duamız kabul edilirse; bu da Allah’ın kerem ve lütfundandır. Buna da ayrıca şükrederiz. Ama imanı zayıf insanları, ibadet ve duaya teşvik ve tervic etmek için, dünyevî fayda ve menfaatlerinden bahsedilmesinde de bir mahzur yoktur.

Akşam vakti çıktığında nasıl akşam namazının vakti bitiyor ise, yağmur yağdığında da yağmur duasının vakti bitiyor demektir. Bu gibi ihtiyaç ve musibetler o dua ve ibadetlerin vakti oluyorlar. Vakit ile o vakte tahsis edilmiş olan dua ve ibadetler birbirini iltizam eden şeylerdir; vakit çıktığında ona tahsis edilmiş dua ve ibadet de son bulur.

"Yağmursuzluk yağmur duasının vaktidir. Ay ve güneş tutulmaları husuf ve küsuf namazlarının vaktidir. Deprem, fırtına, yıldırım düşmesi, şiddetli yağmur, dolu, kar ve salgın hastalık gibi felâket zamanlarında, cemaatsiz olarak, diğer namazlar gibi iki rek'at namaz kılmak mendub'tur."(1)

Mevzu ile alakalı Risalelerdeki şu ifadeler meseleyi tenvir etmektedir:

"Sual: Üstadım, yağmur duası ve namazın neticesi görünmedi, fâidesiz kaldı. İki üç defa bulut toplandı, yağmur vermeden dağıldı. Neden?"

"Elcevap: Yağmursuzluk, bu çeşit dua ve namazın vaktidir, illeti ve hikmeti değil. Nasıl ki güneş ve ayın tutulması zamanında küsuf ve husuf namazı kılınır ve güneşin gurubuyla akşam namazı kılınır; öyle de yağmursuzluk, kuraklık, yağmur namazının ve duasının vaktidir. İbadet ve duanın sebebi ve neticesi emir ve rıza-i İlâhîdir, fâidesi uhrevîdir. Eğer namazdan, ibadetten dünyevî maksatlar niyet edilse, yalnız onlar için yapılsa, o namaz battal olur. Meselâ, akşam namazı güneşin batmaması için ve husuf namazı ayın açılması için kılınmaz. Öyle de bu nevi ibadet, yağmuru getirmek için kılınsa yanlış olur. Yağmuru vermek Cenâb-ı Hakkın vazifesidir. Biz vazifemizi yaptık; Onun vazifesine karışmayız."

"Gerçi yağmur namazının zahir neticesi yağmurun gelmesidir; fakat asıl hakikî, en menfaatli neticesi ve en güzel ve tatlı meyvesi şudur ki: Herkes o vaziyetle anlar ki, onun tayınını veren babası, hanesi, dükkânı değil; belki onun tayınını ve yemeğini veren, koca bulutları sünger gibi ve zemin yüzünü bir tarla gibi tasarrufunda bulunduran bir Zât, onu besliyor, rızkını veriyor. Hattâ en küçücük bir çocuk da, daima aç olduğu vakit validesine yalvarmaya alışmışken, o yağmur duasında, küçücük fikrinde büyük ve geniş bu mânâyı anlar ki: 'Bu dünyayı bir hane gibi idare eden bir Zât, hem beni, hem bu çocukları, hem validelerimizi besliyor, rızıklarını veriyor. O vermese, başkalarının fâidesi olmaz. Öyleyse Ona yalvarmalıyız.' der, tam imanlı bir çocuk olur."

...

Yağmursuzluk bir musibettir ve ceza-yı amel bir azaptır. Buna karşı, ağlamakla ve hüzün ve kederle, niyaz ve hazinâne yalvarmakla ve pek ciddî nedamet ve tevbe ve istiğfar ile karşılamak ve sünnet-i seniye dairesinde, bid’alar karışmadan, şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek ve dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.

Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı âzamı) tevbe ve nedamet ve istiğfar etmekle def olur. (2)

Bu ifadelerden yola çıkarak şu neticeye varırız: Bela ve musibetlere karşı:

1) Ağlamakla ve hüzün ve kederle,
2) Niyaz ve hazinâne yalvarmakla
3) Pek ciddî nedamet, tövbe ve istiğfarla
4) Sünnet-i seniyye dairesinde
5) Bid’alar karışmadan
6) Şeriatin tayin ettiği tarzda dergâh-ı İlâhiyeye iltica etmek, dua ve o hale mahsus ubudiyetle mukabele etmektir.
7) Hem böyle umumî musibetler, ekser nâsın hatâsından geldiği cihetle, o insanların ekseri (kısm-ı âzamı) tövbe, nedamet ve istiğfar etmesi def’ine vesile olur.

Dipnotlar:

(1) bk. Zeylaî, Nasbu'r-Râye, II/234, 235.
(2) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 14. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 13.049
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Brsmrmr

Biz ülkemizde yağmur yağsın diye yağmur duasına çıkıyoruz diye biliyorum bu paragraf ile çelişiyor gibi geliyor bana

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Sırf yağmur yağsın diye dua etmek dua ibadetinin samimiyetini bozuyor işi alışveriş ve menfaate çeviriyor. Oysa Allah sadece kendi için dua edilmesini ve duanın bir alışveriş şeklinde değil insanın aczini anlayıp Allah’a yönelerek halis bir niyet ile Ona ihtiyacını arz edilmesini murat ediyor.

Yağmur duasını sadece yağmuru elde etmek için bir araç bir vesile olarak görmek ibadetin özü ve ruhu olan ihlas ile bağdaşmaz. Yağmuru verip vermemek İlahi hikmet'in bileceği iştir. Bizim vazifemiz ihlas ile dua etmektir. Yağmursuzluk zamanı da yağmur duasının sadece bir vaktidir yağmuru elde etmek değildir.

Yağmur duasını sadece bir alışveriş aracı görüp yağmur elde etme niyeti ile yaparsak o dua halis olmadığı ibadet özelliğini kaybettiği için kabul görmesi mümkün değildir. Allah içine menfaat yerleştirilen bir ibadetten razı olmaz. Biz ibadetlerimizi ihlas ve samimiyet ile yapmakla yükümlüyüz kul olmanın özü de budur.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...