"Katreler sûretinde hazine-i Rabbâniyeden akıyor mânâsında olduğundan, yağmura 'rahmet' namı verilmiştir." Yağmur bazen rahmetten ziyade zahmet olabiliyor? Ormanlar rahmete daha fazla mı muhtaç?
Değerli Kardeşimiz;
Yağmurun yağdırılmasında binlerce güzel neticeler, faydalar ve hikmetler vardır. Yağmurun biraz fazla yağdırılması durumda bazen sel baskınları olabiliyor. Bazı kimselerin evini su bastı, tarlasına zarar verdi diye; “‘Yağmur rahmet değil, şerdir” denilmez.
Yağmur rahmettir, onu kendimize şer yapmamız, kendi hatalarımız ve tedbirsizliğimizdir. Allah’ın âdetullah kanunları vardır. Bu kanunlara göre hareket edenler fayda görür, zıt hareket edenler de peşinen cezasını görürler. Yani yağmuru lehimize ve aleyhimize çevirecek olan biraz da kendi irademizdir.
Onun için hikmet ve hayır, küçük zararlara ve şerlere bakmaz, neticede hâsıl olan küllî hayra bakar.
"Nasıl ki, pek çok mesâlihi tazammun eden bir yağmurdan zarar gören tembel bir adam diyemez, 'Yağmur rahmet değil.'"(Yirmi Altıncı Söz)
Yani şerri binlerce hikmete ve maslahata binaen yaratmak, şer ve çirkin değil, yaratılan o şerre bulaşmak ve onu irtikâp etmek şerdir ve çirkinliktir. Bu sebeple insanın şerre ve günaha kabiliyetli yaratılması şer ve çirkin değil, kabiliyetin şerde kullanılması şerdir. Bu da iki şekilde olmaktadır:
Dünya hayatı, hem zıtların beraber cereyan ettiği hem imtihan meydanı olduğu hem de terakki ve tedenniye uygun bir zemin olması nedeni ile bela ve musibetlere Allah izin veriyor.
Dünyada asûde bir hayat sürmek mümkün değildir. Elemsiz ve kedersiz hayat, cennette olacaktır. Dünya hayatı, cennete layık insanların temyiz ve tefrik edildiği bir elek, bir süzgeçtir. Dolayısı ile insanların bir takım musibet ve belalara maruz kalması gayet tabiîdir.
Soğuk olmadan sıcağın, sıcak olmadan da soğun kıymeti bilinmez. Zıtların iç içe olması, nimetin ya da nimetin arkasında iş gören İlahî isimlerin anlaşılması içindir. Yeknesak ve elemsiz bir hayat güzelliklerin anlaşılmasına manidir.
Allah kâinatta mükemmel ve kusursuz bir nizam kurmuştur. Kur’an'da buna "âdetullah" ya da "sünnetüllah" deniliyor. Bu sebeple kâinatta hâdiseler, nimetler, cezalar ve fiiller alelade rastgele cereyan etmiyor, hepsi harika ve hassas bir nizam içerisinde akıp gidiyor.
İklimler, coğrafi şartlar, mevsimler, toprak yapısı, bitki örtüsü gibi sebepler de bu nizamın bir parçasıdır. Allah yağmuru, kar’ı ve doluyu bu nizam çerçevesinde ihsan ediyor.
Ormanların çok olduğu yerlerde yağmur fazla yağar. Bu sebepten insanoğlu ağaçları ve ormanı çoğaltırsa, rahmeti daha fazla celbetmiş olur. İlahî adalet ve rahmet tecelli ederken rastgele değil, belli bir nizam ve kanun içinde tecelli eder.
Orman demek hayat demek, canlı türünün çoğalması demek; bu yüzden ilahî rahmet oralara yağmuru bol gönderiyor ve bunu belli fizik kanunlarına bağlayarak gönderiyor. Yağmurun fizik kanunlarına bağlanmış olması, materyalistlerin iddia ettiği gibi bu durumu tabiî yapmaz. Allah nimetini de cezasını da bir kanun içinde gönderiyor. Yeşillik tahrip edilmez, ormanlar çoğaltılırsa, yağmur bol yağar, aksi durumda ise kuraklık musibeti musallat olur.
"Tabiat yapıyor" diyenleri aldatan husus, kâinatın bir nizam içinde akıp gidiyor olmasındandır. Hâlbuki nizam en büyük ilahî bir nimetten başka bir şey değildir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü