"Yetmiş yıldır yuvarlanan taşın gürültüsüdür." hadisinde neyin tefsir ve tabiri yapılıyor? Bir hadisteki tefsir ve tabirin birlikte görünmesine misal getirebilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte, her hadiste, bütün tafsilâtına vahy-i mahz noktasıyla bakılmaz. Beşeriyetin muktezası olan efkâr ve muamelâtında, risaletin ulvi âsârı aranılmaz. Madem bazı hadiseler mücmel olarak, mutlak bir surette ona vahyen gelir, o da kendi ferasetiyle ve tearüf-ü umumî cihetiyle tasvir eder. Şu tasvirdeki müteşabihâta ve müşkülâta bazen tefsir lazım geliyor, hatta tabir lazım geliyor. Çünkü bazı hakikatler var ki, temsille fehme takrib edilir."
"Nasıl ki, bir vakit huzur-u Nebevîde derince bir gürültü işitildi. Ferman etti ki: 'Şu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp şimdi Cehennemin dibine düşmüş bir taşın gürültüsüdür.' Bir saat sonra cevap geldi ki, 'Yetmiş yaşına giren meşhur bir münafık ölüp cehenneme gitti.' Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın beliğ bir temsille beyan ettiği hadisenin tevilini gösterdi."(1)
Tabir, tefsire nisbetle manası daha kapalı ve daha müşkül olan sözlere getirilen izahtır.
Tefsir, daha ziyade ilmî ve gramer açıdan bir izah iken, tabir kalbî ve ilhamî bir izah ve tevildir. Yukarıda verilen hadis ve onun tevili, tabire misal olarak verilebilir. Ahir zamana işaret eden hadislerin de büyük bir kısmı tabir istiyor. Beşinci Şua bu hadislerin bir cihetle tevil ve tâbiri hükmündedir.
Üstad Hazretleri tabirin izahına işaret eden şöyle bir hikâye anlatıyor:
"Şu hakikati izah edecek şu hikâye-i temsiliyeyi dinle. Şöyle ki:
"Bir zaman ehl-i kalb iki çoban varmış. Kendileri ağaç kâsesine süt sağıp yanlarına bıraktılar. Kaval tabir ettikleri düdüklerini, o süt kâsesi üzerine uzatmışlardı. Birisi 'Uykum geldi' deyip yatar. Uykuda bir zaman kalır. Ötekisi yatana dikkat eder. Bakar ki, sinek gibi bir şey, yatanın burnundan çıkıp süt kâsesine bakıyor ve sonra kaval içine girer, öbür ucundan çıkar, gider, bir geven altındaki deliğe girip kaybolur. Bir zaman sonra yine o şey döner, yine kavaldan geçer, yatanın burnuna girer; o da uyanır. Der ki:"
"Ey arkadaş, acip bir rüya gördüm."
O da der: "Allah hayır etsin, nedir?"
"Der ki: 'Sütten bir deniz gördüm. Üstünde acip bir köprü uzanmış. O köprünün üstü kapalı, pencereli idi. Ben o köprüden geçtim.'"
"Bir meşelik gördüm ki, başları hep sivri. Onun altında bir mağara gördüm, içine girdim, altın dolu bir hazine gördüm. Acaba tabiri nedir?"
"Uyanık arkadaşı dedi: 'Gördüğün süt denizi, şu ağaç çanaktır. O köprü de şu kavalımızdır. O başı sivri meşelik de şu gevendir. O mağara da şu küçük deliktir. İşte, kazmayı getir, sana hazineyi de göstereceğim.'"
"Kazmayı getirir. O gevenin altını kazdılar, ikisini de dünyada mesut edecek altınları buldular."
"İşte, yatan adamın gördüğü doğrudur. Doğru görmüş; fakat rüyada iken ihatasız olduğu için tabirde hakkı olmadığından, âlem-i maddi ile âlem-i maneviyi birbirinden fark etmediğinden, hükmü kısmen yanlıştır ki, 'Ben hakikî, maddî bir deniz gördüm.' der. Fakat uyanık adam, âlem-i misal ile âlem-i maddiyi fark ettiği için, tabirde hakkı vardır ki, dedi: 'Gördüğün doğrudur, fakat hakikî deniz değil. Belki şu süt kâsemiz senin hayaline deniz gibi olmuş, kaval da köprü gibi olmuş ve hâkezâ...'"(2)
Manası çok kapalı olup, tefsir ile izahı mümkün olmayan müşkül sözler veya hadiseler, ancak tabir ile vuzuha kavuşturulabilir. Bunu da ancak asfiya denilen veraset-i nübüvvet mesleğindeki, âlim ve evliyalar yapabilir.
Ayet ve hadise getirilen şerh, izah ve tevillerin hepsi tefsirdir. Manevi ve işari tefsir olarak bilinen kitapların içindeki şerh ve izahlar da tabir muhtevasına giriyor.
"Yetmiş yıl yuvarlanıp yeni cehennemin dibine düşen taş" misalini cehennemin derinliğine hamletmek tefsir iken, yetmiş yaşındaki münafığa işaret ettiğini ifade etmek ise tabirdir, denilebilir.
Dipnotlar:
1) bk. Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, Dördüncü Nükteli İşaret.
2) bk. a.g.e., On Sekizinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bu hadise nasıl müteşabihata misal oluyor
Hadisin bu kısmı müteşabihtir bir mecazdır. Yetmiş yaşındaki münafık taşa benzetiliyor yetmiş sene yetmiş yıllık ömrü oluyor cehennemin dibine düşmesi ise küfür ve inkarından dolayı cehennemlik olmasına işarettir.
Hadisin bu kısmı ise yukarıdaki müteşabih ifadenin izahı ve tefsiri niteliğindedir.
Hadisteki mecaz ve teşbih hakikat gibi telakki edilmiş olsa idi bir taş yuvarlayacaksın yetmiş yıl sonra cehennemin dibine düşecek derin bir çukur şeklinde anlaşılacak oysa durum böyle değil hadisin devamında da izah edildiği gibi yetmiş yıldır yuvarlanan taş yetmiş yaşında ölen bir münafıktır.