Zülkarneyn, Yemen taraflarında yaşadı ise, nasıl Çin Seddi yapıldı? Çin ve Hintlileri mazlum, Türk-Moğol-Mançurları şerli göstermek doğru olur mu?
Değerli Kardeşimiz;
"Veyahut, âyât-ı Kur'âniyenin zikrettiği hâdisât-ı cüz'iyeler, küllî hâdisâtın uçları olduğu cihetle, Zülkarneyn olan İskender-i Kebirin nübüvvetkârâne irşâdâtıyla, akvâm-ı zâlime ile milel-i mazlume ortasında hâil ve gaddarların garetlerine mâni olacak meşhur Sedd-i Çin'in binasını kurduğu gibi; İskender-i Rumî misilli müteaddit cihangirler ve kuvvetli padişahlar maddî cihetinde ve manevi âlem-i insaniyetin padişahları olan bir kısım enbiya ve bazı aktab dahi manevi ve irşadî cihetinde, o Zülkarneyn'in arkasında gidip, iktidâ edip, mazlumları zalimlerden kurtaracak çarelerin mühimlerinden olan dağlar ortalarında sedleri, sonra dağlar başlarında kaleleri kurmuşlar. Ya bizzat maddi kuvvetleriyle veyahut irşad ve tedbirleriyle tesis etmişler." (Lem'alar, On Altıncı Lem'a)
Üstad'ın bu ifadelerinden, Zülkarneyn olan İskender-i Kebir'in, cihangir bir devlet adamı olduğu anlaşılıyor. Yani bütün cihana hüküm sürecek askeri ve siyasi bir güce sahip padişahtır. Roma imparatoru İskender-i Rumî nasıl dünyayı zapt etti ise; bu zat da kendi döneminde böyle şevketli ve cihangir idi. Bu sebeple, Yemen padişahı olması, Çin tarafına hükmetmesine mani değildir. Yavuz Sultan Selim, nasıl İstanbul'dan üç kıtayı yönetti ise; Zülkarneyn olan İskender-i Kebir de, pekâlâ Çin tarafını idare edebilir.
Bu mesele tarihi bir meseledir. Tarihte olup bitmiş bir hâdise hakkında ilmî bir tahlil yapmak gıybet ya da suizan olmaz. Üstad'ın ilmi değerlendirmelerini, suizan olarak görmek doğru olmaz.
Diğer bir husus; suçlar şahsidir. Bir suçtan ya da zulümden dolayı, suçu işleyenlerin yakınları ve kavimleri mesul değildir. Bu husus bir âyet-i kerîmede şöyle ifade edilmektedir:
"...Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez..." (En'âm, 6/164)
Öyle ise geçmişte günah ve zulümler işlemiş bir kavmin, şu anki mensupları ya da o zulme girmemiş olan tabileri mesul değil ki, bunu zikretmekte bir sakınca olsun. Şayet birisi atalarının yaptığı zulme; "İyi yapmışlar, iyi etmişler." derse, o zaman o da o zulmü işlemiş sayılır. "Zira küfre rıza küfür olduğu gibi, zulme rıza dahi zulümdür."
Moğol ve Mançur kavimlerinin tarihteki yaptıkları zulümler, kendi dönemine aittir, şimdiki Moğol ve Mançurları bağlamaz.
Bu sebeple eskide olmuş hadiseleri, yapılan zulümleri ders ve ibret için ilmî bir surette zikretmek, kavme ve millete bir hakaret ya da suizan olmaz.
Çağımızda milliyetçilik duygusu, iman ve adalet duygusuna galip geldiği için, meselelere iman ve adalet tarafından değil, ırkçılık ve milliyetçilik tarafından bakılıyor. Bu da insanı büyük sapkınlıklara ve zulümlere götürüyor. “Benim kavmim yaparsa iyi, onun kavmi yaparsa kötü.” demek sapıklıktır. Her şeye Allah’ın canibinden ve adalet penceresinden bakmamız gerekir. Üstad'ın yaptığı da budur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar